29 December, 2007
Fındıklı Breçel
Bu arada biz fotograf olayını abarttık, her boşlukta bi yere gidip bişeyler çekebilir miyiz diye düşünüyoruz..Henüz makinenin tüm özelliklerini öğrenemedim bile..E yavaş yavaş..Ayrıca yemek fotografı çektikçe, bir çok blogta gördüğüm fotografları çekmenin de ne kadar zor oldugunu anlıyorum.Çünkü takip ettiğim bazı bloglarda inanılmaz güzel fotograflar var ve kolaymıs gibi görünüyor ama hiç de kolay degilmiş..Daha çook acemiyim ben:P
En son, Fındıklı Breçel yaptım.. Bu tarifi Radikal'den çıkan Tatlı Kitap'tan aldım..(gayet güzel tarifler var sırayla denemeye çalışıyorum..)Breçeli ben ilk defa duydum bisküvi gibi bir kıvamı oluyor.Tadı benim çok hoşuma gitti..
Malzemeler
-250 gr margarin
-100 gr pudra şekeri (4/5 bardak)
-1 adet ymurta
-4 su bardagı un
-1 tutam vanilya
-1 çorba kaşıgı kakao (artırılabilir)
-1 adet yumurta akı (çırpılmış)
-100 gr ince çekilmiş fındık
Yapılışı
Margarini ve şekeri mikserle iyice çırpıyoruz.Yumurtayı ekleyerek çırpmaya devam ediyoruz.Unu vanilyayı ve kakaoyu da ekleyerek bisküvi hamurunu elde ediyoruz..Fırını 180 derecede ısıtıyoruz.Hamuru tezgahta açarak istedigimiz kalıpla şekil veriyoruz..Yaglı kağıt serili bir tepsiye yerleştirdikten sonra üzerine fırça yardımıyla yumurta akı sürerek çekilmiş fındık serpiştiriyoruz. Fırında yaklaşık 20 dakika pişiriyoruz..
*Benim kalıplarım kandil simidi şeklindeydi (ortası boş simit) gayet de güzel oldu..Çok kocaman parçalar halinde olunca böyle güzel olmazdı sanırım..
**içinde kabartma tozu olmadıgından pek kabarmıyor o yuzden de tepsiye dizerken çok fazla aralık bırakmaya gerek olmuyor.
***1-2 gün kaldıktan sonra da tadı gayet güzeldi.(Su anda 2 günlük ama kahvemin yanında gayet hoş oldu:)
Afiyet olsun...
27 December, 2007
26 December, 2007
Hediyelik
Bu arada cekiliste kendimize bir alt bir de ust limit koyduk ki, herkese gelcek hediyeler ayni civarlarda olsun diye..(gerci bence bu kadar sinirlandirmak cok komikti ama yine de uyduk.. Bu arada bana diger gelen ve cok sevdigim hediyelerden bahsetmek istedim:) Su yandakini bana Dino aldi cok guzel bir kurabiye kalibi ve icindeki kucuk aparatlar sayesinde kalibin ortasindaki delik bi cok sekilde olabiliyor.. Cok kucuk, cok sevebilecegim, dusunulmus bir hediye:)) Tabi hediye almaktaki en onemli faktor karsindakini de iyi tanimaktir.. Iyi tanidigim birine cok kolay hediye secerim, daha onceki konusmalardan mutlaka aklimda kalmis bise vardir, gider onu alirim.. Zor durumdaysam ve karsimdaki kitap okumayi seven biriyse cook sevdigim bi kitabi alirim.(En basta Ayn Rand'dan Hayatin Kaynagi gelir..Sonra da aklimda kalan diger guzel kitaplardan biri) Biliyorum cok klasik bir hediye ama ben cok guzel bi kitap okudugumda, bunu kesin kardesim ya da su arkadasim da okumali vs diye dusunurum.. Eger kitap okumayi sevmiyorsa da mesela yilbasi icin tabu, puzzle vs guzel bir hediye olabilir.. Hediye alinacak kisi bir kiz ise aslinda isimiz cok daha kolaydir, zira sIk bir aksesuar, mudo conceptten, ikeadan ya da Tchibo'dan alinacak herhangi bisey, sevimli bir pijama vs.. bir suru secenek var.. Ama bir erkege hediye almak cok daha zor.. Eger ilgi alanlari fazlaysa yine sorun yok ama onun disinda tikanip kaliyorsunuz... (bu arada ben cekiliste cikan arkadasima Tchibo'dan aldim hediyesini, erkekler icin de gayet ilginc hediyeler bulunabiliyor)
21 December, 2007
18 December, 2007
Meri Kristmis
12 December, 2007
Bekir Coskun'un yazisi
SADECE son bir haftada gidenler:
Yargı...
Türk-İş...
Medyanın yarısı...
YÖK...
Sıra size gelecek.
*
Meslektaşlarımız örtme-gizleme çabası içinde yine, yeni YÖK Başkanı için "muhafazakár liberal demokrat" tanımı yapıyorlar.
Hem "muhafazakár" hem "liberal" nasıl olunur?
Delikli şemsiye gibi...
Yazgıya bakın; o yaptığı araştırma ile "Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olacağını" biliyor, Abdullah Gül de onu çağırıp "YÖK Başkanı olacağını" biliyor.
İşin hikmetine bakın ki; bu kadar rektör-dekan içinden, yeni YÖK Başkanı şart olan "dekanlık-rektörlük" şartını taşımıyor ama, "türban serbestliğinden" yana...
Yani YÖK’te "türbandan yana dönem" başladı.
Bence "değişik" bir hoca yeni YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan.
Diyelim ki "cami sayısı üzerine" araştırması var, minareleri saymış...
İslami makalelere özel bir ilgisi var, dolayısıyla birçok İslami makalenin sahibi.
Birçok gazetede bu bilgi yoktu; ama Malezya İslam Üniversitesi’nde iki yıl görev...
Ve "vahi" üzerine çalışmalar...
Sonunda "vahi" geliverdi zaten:
"YÖK Başkanı oldunuuuuz..."
*
Neticede YÖK de gitti.
Bu elbette son değil; bundan sonra iktidarın etkili olamadığı ne kadar üniversite yönetimi varsa...
Akademiler, yüksek okullar...
Bilim kurum ve kuruluşları...
Elbette "ılımlı İslam"ı benimsememiş bilim adamları...
Arkasından:
Sivil toplum örgütlerinden, spor kulüplerine kadar...
Medyanın kalanı...
Sermaye...
Tepeden tırnağa her şey gidecek.
Artık kaçınılmazdır.
Sıra size gelecek...
**Baska ekleyecek bisey bulamiyorum...
07 December, 2007
sekerparem, hediyem ve ben:))
Bende onceki gun yaptigim sekerpareyi cektim hemen... Mutfakta vakit gecirmeyi severim ben, sonunda bunlari da fotograflayabilecegim icin mutluyum:P
Annem calistigi icin, kardesim ve ben ilkokuldayken mutfaga girip cesitli deneyler yapardik..Yaptigimiz basarili deneyimlerden bir tanesi annemin bazi yerleri pasta lekeli sari kapli 'Bereketli Olsun' kitabindan sekerpareydi...
Iste benim sekerparem.. ve makinemle ilk fotografim..
Tarif cok farkli degil ama her zaman tam kivaminda oluyor:o)
Malzemeler: 2 yumurta
2,5 su bardagi un
125 gr margarin
1 corba kasigi pudra sekeri
Limon kabugu rendesi
Yarim paket vanilya
1 cay kasigi kabartma tozu
Badem (sevgilim Adanadan gelen kocaman cerez kabindaki butun bademleri ayirdirdigi icin ben de bu sekilde degerlendirdim:))
Surup icin: 2 su bardagi su*
2 su bardagi seker*
1 tatli kasigi limon suyu
* (2,5 bardaga cikarilabilir)
Tadi gayet guzeldi, afiyet oldu bize:))...
06 December, 2007
04 December, 2007
Tiyatro yine
21 November, 2007
Ben Anadolu..
12 November, 2007
Ve beklenen Dugun
01 November, 2007
-KINA-
Sevgilimle ben (artik kocam ama bi turlu dilim alisamadi) dugunde kendi istedigimiz muzikleri calacagimizdan kina olayinin organizasyonunu annemlere biraktik. Bu yuzden de klarinet, darbuka, keman vs den olusan bir grup vardi.Gayet eglenceli ve guzeldi. Halbuki ben hic ciddiye almamistim bu olayi.Adanaya gitmeden 2 gun once Zara'dan buldugum zoraki kirmizi bir elbise almistim.Tabi o atmosferde sac-makyaj vs ile benim o mecburen almis oldugum elbiseyi herkes tek tek sordu, nerden aldin biri mi dikti, cok guzel olmus vs vs? Kina da acik havadaydi, gol kenari ve yuksek bir yer oldugundan o gun hava biraz ruzgarliydi, ama biz surekli oynadigimizdan pek usumedik:) Ben aslinda cok guzel oynayamam ama o gun gelin kontenjanindan yararlandim:) Herkesin gozu uzerimdeydi, e kiyafet falan insanlara guzel gelmistir.. Kucuk kuzenlerim surekli pesimdeydi, ee onlar icin degisik geliyo tabii.Evde birlikte yerlerde yuvarlandiklari, tepindikleri, zipladiklari kuzenleri evleniyo..Onlarla da cok ilgilenmeye calistim, (cocuklar cok sever boyle gelin filan -ben de kucukken cok ozenirdim, o yuzden onlari da eglendirmeye, yanimdan ayirmamaya calistim- )
Hersey geleneklere uygun oldu...Ben tum gece guldum (hatta benim cok geveze arkadasim Onur: tamam anladik evleniyorsun diye bu kadar mutlusun ama insan biraz aglar diye dalga gecip durdu) Sonra kina fasli basladi. Emmo da ben de kina yakmak istemiyorduk aslinda zaten elimizi de acamamiz gerekiyormus, onun annesi benim elime benim annem de onun eline altin koydu oyle actik elimizi (tabii bizim bunlardan hic haberimiz yok biri elini kapa diyor, biri elimi tutuyor...) Yani orda ellerimiz kukla gibiydi... hii bu arada bana bindalli (deniyor sanirim) giydirdiler. Kafamin etrafinda mumlarla donduler. Ben hala cok mutluydum. Ne zaman annemi aglarken gordum, o zaman aglamaya basladim iste:( Napiim dayanamadim... Yani hersey geleneklere gore olmus oldu.
Bu arada ben gece elime kucucuk ici bos bir kalp seklinde kina yaktim, cok guzel oldu. (kendi kinam oldugu icin yakmadan icim rahat etmedi:))
Annem her ne kadar isi ve bi cok konuda yeniliklere cok cabuk adapte olan modern bir insan olsa da bi cok eski adeti de iyi bilir ve kendine uygun olarak uyar da :) Dolayisiyla biz de uymus olduk ama hic de fena olmadi, hersey cok eglenceliydi. Isteyenler kurtlarini da dokmus oldular, dugunde dokemeyecekleri icin. (tabi biz oyle sandik)
Cikista birlikte bi seyler icmeye gittik, sonra kesmedi ve her zamanki gibi gecenin korunde kebap da yedik..
Bol dedikodulu, bol kahkahali ve bol muhabbetli bir geceden sonra uyuyabildik...
P.s. Hala etraftan fotograflari toplamaya calisiyorummmm...
P.s.2 Daha sonra bu posta eklicem fotograf...
25 October, 2007
07 October, 2007
ayrıntılar
Bu arada ben birazcık kilo verdim bu kosusturmada ama hala gelinligim tam oluyor uzerime:)) Cunku hazırlık yapıyorum derken evde yemek yapamıyorum habire hazır bi seyler yemek zorunda kalıyorum o yuzden dengeliyor sanırım:P Yalnız, son zamanlarda yedigim en guzel hazır yemek çig borekti. Ne zamandır canım istiyordu, bugun tesaduf olarak Susurluk Ayrancısında ayranla birlikte deneyim dedim, gayet basarılıydı, oneririm..(Bazı alısveris merkezlerinde var.)
*ben de yapmak istiyorum bu boregii:(
Ama aklıma Yenicedeki (Adana-Tarsus yolunda) sıkma-ayranı getirdi. En kısa zamanda gitmeliyimm...
**Adanadan arkadsımla konusuyordum: Napıosun dedim. Napiim sıcaklarla ugrasıyorum dedi:)Halen oyle sıcaklarla ugrasılacak kadarsa dugunumun cimlerin uzerinde olmasi olasılıgı hala var yani. Oleyyy. (ben dua etmeye devam ediyorum.)
** Hadi ben simdi orkestra icin sarkilar dusunmeye gidiyorum.. ee siz de yardımcı olun ama, canlı muzik olacak, aklınıza gelen herseyi degerlendiririm:))
01 October, 2007
-Istanbul'da temizlik icin yardimci bulmanin (hele de ramazan'da) imkansiz oldugunu ogrendim.
-Hatta Adana'dan kendi yardimcimizi getirip goturmeyi bile dusundum.
-Ikea'yi 14 dondum.
-Ama sonunda mutfagim icin renkli beneklerden aldim.(yuvarlak halilar, gelir gider bakardim da)
-Binlerce telefon gorusmesi yaptim.
-Herkesin 'Nilufer, Nilufer' diye biseyler sormasindan skildim.(benim icin oldugunu bilsem de!)
-Bol bol Bulent Ortacgil dinledim.
-Inci Aral'in Mor'unu (***) okudum.
-Zulfu Livaneli'nin Bir Kedi, Bir Adam, Bir Olum'u (*****) okudum..
-Umraniye'de Modoko'yu gezip, yurdum tuccarlarinin yaraticiliklarina bir kere daha hayran kaldim.(Mobilyalari tanitirken yaptiklari sovlardan bahsediyorum, uzun uzun anlatmiyorum simdi, o ayri bir post konusu eder.)
-Sishane'deki avizecileri gezdim.
-Ayni avizelerin Umraniye'de daha ucuzunu buldum:)
-Cok yoruldum..
-Yeni bir allik aldim.(rengi bana cok yakisti:))
-Besiktas-Galatasaray derbisini izledim.(Besiktasli olmama ragmen takimimi hic begenmedim.)
-Evdeki emektar bilgisayarim mefta oldu artik:( Hic bir sekilde duzelemiyor. -ama ben cozum yollari denemeye devam ediyorum-)
-Artik sadece isyerinden bloguma girebiliyorum o da cok duzenli olamiyor.
-Lost izleyemiyorum artik.
-Balayi icin Antalya'ya ucak biletimizi aldim ama hala kalacak otel ariyorum.(sonunda 3 gunluk de olsa tatil yapacagiz:)
-Nem diye bir grup kesfettim, sarkilarini begendim.(Kus evi'ni cok sevdim)
-Cok temizlik yaptim, cok yoruldum.
-Arkadaslarimin (ki Istanbul'da cok az arkadasim var...) bana bu kadar zaman ayirmalarina ve yardimci olmalarina cok sevindim:), kendimi cok sansli hissettim..
-Annemin beni ne kadar cok sevdigini milyonuncu kez anladim..
-En yakin arkadaslarimdan biri birkac ayligina Amerika'ya gitmisti, ama dayanamamis en kisa zamanda doncekmis.-Yemekleri, kokusu, gittigi okul hic hosuna gitmemis-(Yani bu kadar yurt disi icin yanip tutusmak pek de matah bi sey diilmis onu anladim..,Ama yine de ben kendim gidip gormek isterim:P)
-Gercek davetiyelerimi aldim, sevdim...
-Facebook a hala uye olamadim..
-Gelinlik provam cok eglenceli oldu.Bi suru bekar arkadasim basimda gerilen beze pirinc, bozuk para vs attilar, sonra onlar kucuk fiyonklu keseler yapilip evlenmek istenenlere verildi:)
-Dugunumde hava sicak olsun diye dua edip durdum.
-Bir kez daha aylik moda dergisi aldim.(ici reklamla dolu oldugundan) bir kez daha bir daha almicam dedim.(bi kac ay sonra yine alicam biliyorum:))
-Clearly Canadian'in degisik cesitlerini denedim.(en sevdigimin cilekli olduguna karar verdim:))
-Bu kadar....
18 September, 2007
piraye
*Cumartesi gelinligimin son provasi var. Yanimda en yakin arkadaslarim da olacak. Son prova eglenceli olacak..(cok degisik hersey:)
13 September, 2007
1 de yetmez 3, 3 de yetmez 5 kilo
11 September, 2007
10 September, 2007
Saribenek
09 September, 2007
Ev - Adana
Sonunda oldu. Istedigimiz ozelliklere sahip bir evi bulduk. Acikcasi cok fazla ev bakmamistik, canli olarak. Hep internetten bakiyorduk. Ben artik gunluk olarak sahibinden.com, hurriyetemlak ve milliyetemlaka hangi evler eklenmis, biliyordum. En son emlakciya gittik, orada da bize ilk gosterdikleri evi cok begendik:) Cok tesaduf, eve girer girmez sevgilimin ve benim icime cok sindi. (biz de ne kadar kolay begeniyoruz canım) Ancak evin butcesi bizimkinin uzerindeydi, onu da hallettik neyseki ve tuttuk evi. Tabi bu arada benim kafamda bi suru soru isareti (????,...>^^?!!!!&..) acaba cok cabuk mu hareket ettik, annemler de mi gorseydi, ev en ust kat, daha ucuza bulabilir miydik, cok mu cabuk begendik, biraz daha mi ince eleyip sık dokumaliydik vs vs. (Kaygısızlar, en sevdigim komedi dizilerinin ilk sırasında gelir, orada Memnun'un ev baktıkları sahne aklıma geldi.En buyuk karısıyla birlikte ve bakıyorlardı, hemen begenmis gibi olmak istemiyorlardı. Ama karısı bunu abartıp daha eve girmeden 'odaları kuccuk, karanlık' diye ezberledigi repligi tekrar edip duruyordu. Evi begendiklten sonra o aklıma geldi:)) Ama eve tekrar baktıgımda iyi ettigimi anladım. Neyseki fotograflarini cekip anneme gösterdigimde onlar da begendi de icim rahatladı..Bundan sonrasi icin de iste o evi daha oturulabilir hale getirmek icin elimizden geleni yapıcaz... Yorucu olacak ama cok heyecanlı... (Ustteki foto evimizin tm altının manzarası)
Bu arada haftasonu yine tek ders sınavı icin:( Adanaya gittim, tek ders sınavı kısmı berbatti ama Adana kısmı muthisti. Gercekten cok özlemisim orayi, arkadaslarimi, yemekleri... Az uyudum, cok gezdim, cok yedim.
Kebap masasından meze görüntüsü, kebap fotograflari da cektim ama ısıktan dolayı cok guzel cıkmadı... Bu görüntüler Sercan da cekildi.
Ziyapaşa bulvarına nazır pasta yeyip ustune Türk kahvesi ictik....
Ev yapımı ayrandan pek haz etmem, o icindeki yogurt puturlerinin agzima gelmesinden nefret ederim. Ancak, buz gibi Fırat ayranı haric.. Adana'da Gazipasa bulvarinin basinda, once seyyar olarak satılan ve daha sonra da bir dukkan acan 'Buz Gibi Fırat Ayranı' ve yanında simit de benim vazgecilmezlerimden biridir. Gercekten o sıcakta müthiş geldii....
Bi ara da okula gidip sınava girdim işte:) Umarım bu sefer gecicem. Dua ediyorum...
(Balcalı otobüsünden bi görüntü)...
**Sınavım da bitti. Ben Lostun 2. sezonunu izlemeye başlıyorum...Görüşmek üzere:)
04 September, 2007
23 August, 2007
Mektuplu Kirtasiye Yardimi
Paket (A4 büyük zarf) içinde şunlar olacak: 1 kitap (öykü, Bilim Çocuk dergisi vb.), 1 defter, 2 kurşunkalem, 1 kalemtraş, 1 silgi, 1 cetvel, 1 kutu (6'lı) kuruboya, 1 lolipop şeker, 1 diş fırçası, 1 küçük boy diş macunu (..ve bir de sizin mektubunuz!)
Eger siz de kampanyaya katilmak isterseniz:
A) Hazır paket siparişiyle katılmak için (adedi 5 YTL); http://www.abonet.net/ ya da http://www.aktif.com/ adresinden veya 0212 314 08 88 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz. (Faks no: 0212 222 2710; Hesap no: Garanti Bankası 028-6297245 / İş Bankası 1188-301471)
B) Ya da kendi hazırlayacağınız paketleri;
a- İstanbul merkezine teslim edebilirsiniz.
(Adres: Aktif İleti ve Dağıtım, PERPA Tic. Merkezi Kat: 13 No: 1969 Okmeydanı - İstanbul)
b- Posta / kargo ile adresine gönderebilirsiniz. (Lütfen zarflarınızın üzerine ad-soyad ve adresinizi yazmayı unutmayın. Takip etmeniz için gereklidir)
c- İstanbul'da 100 adetten fazla paketiniz olursa 0212 314 08 00'e telefon edin; gelip adresinizden ücretsiz alalım.
http://www.aktif.com/mkyk/mkyk.html
*Son katilim 16 Eylul :)
22 August, 2007
17 August, 2007
16 August, 2007
Pasta, dogum gunu, dino ve ben
10 August, 2007
Bunlari istiyorum
Gecelim yeme icme mevzuuunu da yeni bir site kesfettim, ondan bahsetmek istedim. Nitekim sitede cok ilginc esyalar var.(http://www.bunlardanistiyorum.com/)Dogum gunlerinde hediye edilebilecek degisik seyler. Benim en cok begendiklerimden biri uyanma saati (calar saat diil ama) Saat calar calmaz tepesindeki pervane ucuyor ve yataktan kalkip onu yerine takana kadar da susmuyor, yani tam anlamiyla uyandiriyor sizi.
Digeri ise cep telefonunu sarj ederken kullanmak icin, surekli sacma sapan yerlerdeki fisler bos olur ve cep telefonunu buzdolabinin uzerine, kutuphaneye vs yerlere koymak zorunda kalirim ve dusme tehlikesiyle cok karsilasir, iste bunu engellemek icin uretilmis. Benim hosuma gitti.Bir de orjinal sitesi var ki orada daha da ilginc seyler var.http://www.iwantoneofthose.com/
Sizi bu urunlerle basbasa burakirken, ben mayismak uzere oldugum ruh halinden cikip bitirmem gereken islerime geri donuyorum. Son gucumu de veriim ki, hafta sonumu Lost izleyerek gecirmek icin sabirsizlaniyorum. (anladim ki Dexter bana gore bir dizi degil, kendime eziyet ediyorum, ben de daha heyecanli bi seyler olsun dedim ve Lost ruzgarina kapildim:) Her aksam bi bolum izliyorum, ya acaba bi tane daha mi izlesem diyorum, bazen uyku agir basiyor. Neyseki hafta sonu geldi:)
Not1: Bugun sonunda Yenisayfadan istedigim kitaplar geldi. Kargo elemanini gorunce bu kadar sevindigim nadir anlardan biriydi.Cunku bitmisti kitabim. Dino ve ben toplamda bi suru kitap istedik diye arti olarak hediye kitaplarimiz da geldiii, okuyacagim bii suru kitap oldu. Ilk olarak suna basliyorum. Mutluyum:)
Not2: Sevgilim Adanada. Ozledim;(
08 August, 2007
nerde hani yalanlar
Dün bugünle bulusurken
Bu deniz bu mavi varken
Nerdeyiz? niye? neden?
03 August, 2007
Korkuyorum
*Evde en çok kullanılan 5 ampülü en az enerji tüketen cinslerle değiştirmek. 2.5 milyon evde yapılan bu uygulama ile 1 yılda 800.000 aracın atmosfere verdiği sera gazına eşdeğer tasarruf yapmış oluyoruz. Aynı zamanda elektrik faturamız da düşük gelecektir.
*Evlerdeki 2. televizyonları teke indirmeliyiz.
*Klimaların filtrelerini 3 ayda bir değiştirmeliyiz. Kirlenen filtreler hava akışını yavaşlatacağından cihaz daha fazla enerji harcayacaktır.
*İşyerinize veya evinize alacağınız yeni ekipmanların mutlaka enerji tasarrufu fazla olanlarını tercih edin.
*Su kullanımındaki savurganlık, hem enerji tüketimini, hem de su tüketimini artırmaktadır. Örneğin, diş temizliğinde ve traş olurken musluklar mutlaka kapatılmalıdır.
*Tuvaletlerin sifonları, sızıntılara karşı gözden geçirilmelidir.
*Ekili hobi bahçenizi mutlaka küçültün. Sulama gerektirmeyen alanları büyütün. Az sulama gerektiren bitkiler dikin.
*Aracınızı hortumla değil de kova su ile yıkayın.
*Evinizde ve işyerinizde, kullanmadığınız zamanlarda, TV, radyo, bilgisayar gibi elektronik cihazların fişlerini çekin.
*Yaz aylarında evinizin güneş alan penceresine beyaz perde takın ve gün boyu kapalı tutun.
*Ağaç dikin. Her ağaç atmosferden önemli ölçüde sera gazı (CO2) emer.
*Yakın mesafelere yürüyün. Uzun mesafeler için metro ve tramvayı tercih edin.
*Tüketimi azaltın.
*Aracınızı düşük hızda kullanın. "Para sizin olabilir ama dünya hepimizin."
*Bunları en az beş kişiye anlatın
--> http://www.kuresel-isinma.org/ sayfasindan alinmistir..
01 August, 2007
kargolarla basim dertte
- Merhaba ben niffea, kargo takip numaram su, tekrar ne zaman getirebilirsiniz eve?
-Bir kere eve gelmis, yokmussunuz, subeden almanız gerekiyor (Eve teslim olmasi icin parasi odenen bir kargoyu ben neden gidip subesinden aliyormusum?? ic ses: Bunlari sesli sorsana nym!!)
- Peki kacta kapatiyorsunuz?
-7 gibi (!)
- Ama ben ancak 8 civarinda orada olabiliyorum.
-Bugun almazsaniz geri gondericez.
-Tamam da bugun alamazsam da yarin bi sekilde alicam gondermeyin lutfen.
-Hayir gondericez!!!
-Peki benim yerime baska biri alabilir mi.
-Evet alabilir ama kimliginizi getirmesi gerekiyor.
-Ama ben bugun isyerindeyken kimligimi nasil ulastirabilirim. Bari kardesim gelip alsin.
-Peki olur..(Lutfettiniz!)
-Tesekkurler, iyi gunler.
-.......
Tabiii ben bu sirada kardesime, ev arkadasima ulasmaya calistim ama malesef alamadik kargoyu. Simdi cildiriyorum yine, sadece bir davetiye, kagit parcasi yani...Sanki bi gun daha kalsa sirketi havaya ucuracak. Ama tek bu degil, ben her zaman kargo sirketlerine kil olmusumdur... Simdiye kadar hic problemsiz bi sekilde teslim alamadim kargomu. Buradan yetkililere sesleniyorum. Biraz daha anlayis!!!!
31 July, 2007
cok ozledim
22 July, 2007
yeter artik
17 July, 2007
Zinnur
Cumartesi gunu Pangaltinda yururken zamanim da vardi ve sevdigim bir kitapciya girdim (sanirim ismi Nostalji). Genelde kitaplarimi internetten aliyorum ama bazen kitapci gezmek de istiyor canim. Oyle ne aradigimi bilmeden raflara bakiyordum o zaman buldum bi kitabi. Aslinda her zaman yanimdaki not defterinde istedigim kitaplar listesini tasirim ama o gun bakarak bir kitap secmek istedim ama hayal kirikligina ugradim. Yandaki kitabi aldim. Arkasini okudum, baktim akici da bir kitaba benziyor, dedim bu sicak havada otobuslerde oyle agir kitap okunmaz ve aldim. Arkasinda "Zinnur, ne sadece bir kadın romanı, ne sadece bir gerilim,korku romanı... Yepyeni bir şey... Kadın gerilim gibi...”Habercinin yolculuğu; “hayatın sırları”nı insan ilişkilerinin “manşet” aralarında çözmeye doğru çıktığı bir yolculuksa... Ve o haberci kadınsa... Kadına dair sırların çözümünde yolculuğun (ya da bilmecelerin) sonu gelmiş demektir... Türkiye'de televizyon haberciliğinin 'sessiz' kahramanlarından Ayhan Bölükbaşı'nın romanı, iki kadın, hayatın labirentlerinde gizemli bir yolculuğa çıkarıyor... " yaziliydi.
Bu sabah ise gelirken bitirdim kitabi ama akici olsa da cok anlamsiz geldi bi cok sey. Birbirinden ayrik bir suru olay. Bekliyorum ki sonunda kadini bu kadar delirten her sey acikliga kavusacak. Sonra bi baktim sonu gelmis. Tamam beklemedigimiz bi seyler oluyor ama kitabin sonuna kadar ayrintisi verilen bi suru detay kordugum oluyor, hic bir alaka kuramadan bitiyor kitap. Hic bekledigim gibi degildi malesef. Tavsiye etmem. Siz bilirsiniz yada:))
16 July, 2007
Barbeku, kahvalti, yeme-icme
Haftasonuna donersek, aslinda anlatacak o kadar cok sey var ki. Gecen hafta ben gelinlik isimi hallettim. Bastan beri cok begendigim bir gelinlik vardi Akayda. Ama fiyati bir gece giyilecek bisey icin cok yuksekti, o yuzden biz de diktirmeye karar verdik. Gecen hafta da annelerle birlikte eminonune gittik. Tum kumaslari aldik. Hepsi cok icime sindi, umarim dikildikten sonra da oyle olur. Ben tac takmak istiyordum hep, ve cok degisik guzel bir tac buldum. Gerci bulana kadar da ayaklarimiza kara sular indi ama olsun, degdi. Oyle sunnet cocuklarinin taktigi gibi ortada sivrilen bir tac degil, cok sade ve agir:) Neyse iste bu hafta da olcu vermek icin terziyle bulustuk. Basladi artik hizli kosusturma. Onun disinda hafta sonu Dinoda kaldim. Kurabiye, borek yaptik binbir zorlukla ( dino eve yeni tasindigi icin uzun bir elektrik problemiyle karsilastik ve de elektrikci cagirmak zorunda kaldik, aksamin o vaktinde tum sigortalar degisti, bir yandan yumurtasi bile surulmus borek bir kosede, diger yandan dino obur odada hararetli bir telefon konusmasi yapiyor) Eee malesef bu kadar moralle de yaptiklarimizin fotografini cekemedik:( Ama tadlari damagimizda:P Yaptiklarimizi yerken de bari Dexter i( http://www.22dakika.org/yazi/dexter-tanitim) izleyelim dedik, divx olarak cekilmis, onu da izleyemedik:( Ama pazar gunu ben evde diziyi izlemeye basladim, gayet degisik gorunuyor..
Pazar gunu de isyerindeki arkadaslarla Kanlica'da Paysage isimli guzel bir yere kahvaltiya gittik. (kardesim ogrenciyken yillarca Kanlica da oturdu ve ben oradaki mekanlari karsiya tasindiktan sonra ogrendim:) O kadar guzel ve huzurlu bi yerdi ki. Tepede, Hidiv Kasrina yakin bi yerde, mukemmel bir kahvalti ettik.Garsonlar cok ilgiliydi, manzara harikaydi. Daha sonra da Kasra ciktik, hava cok guzeldi, sevgilim elinden fotograf makinesini hicc birakmadi. Bende o bu kadar guzel fotolar cekmisken buraya koyim dedim:))
10 July, 2007
Kullanmadigimiz giysiler
"Evinizde gardırobunuzda duran ama giymediğiniz giysilerle Güneydoğu'daki yoksul insanlara yardım etmek elinizde! Deterjan markası Ariel ile market zinciri Tansaş, ÇATOM'un da (Çok Amaçlı Toplum Merkezleri) desteğini alarak bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında 22 Ağustos'a kadar Tansaş mağazalarındaki kutularda hafta sonları toplanacak kullanılmış giysiler, Ariel tarafından temizletilerek Güneydoğu Anadolu'da ihtiyacı olanlara dağıtılacak.Güneydoğu'yla paylaşınToplanan giysiler; GAP kapsamındaki 9 ilde yoksul alanlardaki kadınlara ve çocuklara yönelik hizmetlerin verildiği topluma dayalı merkezler olan ÇATOM tarafından belirlenecek ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak. Böylece binlerce kişi 'paylaşmanın' mutluluğunu yaşayacak.
Tansaş mağazalarına giysilerini getirenler, ihtiyaç sahiplerini mutlu etmenin yanında 2 YTL değerinde Ariel hediye çeki de kazanacaklar. Yapılan her bağış karşılığında kasa görevlilerinden alınacak bu çekler, bir sonraki Ariel alışverişlerinde geçerli olacak ve her Ariel ürünü için bir tane çek kullanılabilecek. "
*Belki isinize yarar:)
05 July, 2007
komple sagiriz
"Yüzde yüz sevgiyle hazırlanmış, çok emek verilmiş bir albüm. Yaklaşık iki buçuk yıllık bir stüdyo aşaması var. Aslında 15 yıllık müzikal kariyerimin en uzun süreli çalışması diyebilirim. Şunu da söyleyebilirim, başından sonuna kadar dinleyebildiğim bir albüm. Ben kendimi dinleyicilerin yerine koymaya çalışırım. Müzik yaparken, aşırı titiz olduğum için beğenmem çok önemli, bu yüzden bu kadar gecikti."
"* Bir anda patlamıştınız...
Evet, evimden çıkamıyordum, kapının önüne insanlar toplanıyordu. Camdan elimi çıkardığım vakit çığlıklar kopuyordu. Bu enteresan bir duyguydu, bu duyguyla yüzleşmek hayli vakit aldı.
* O nasıl bir duyguydu?
Oyun gibi! Cep telefonları henüz yoktu, telesekreterli bir telefonum vardı evde. Sabahları kalktığımda telesekretere düşen mesajlar yüzünden hat alamıyordum. Çuval dolusu mektup geliyordu. Çok enteresan bir duyguydu. Bu yaşadıklarımdan dolayı memnuniyetsizlik duymuyorum, ama psikolojisi tuhaf. Hâlâ gönüllerini, hayatlarını bana endeksleyen insanlar var, hâlâ da buna alışmaya çalışıyorum."
"* Şarkı sözü yazmak için özel bir yönteminiz var mı?
Biraz matematiksel kurgu var işin içinde. Bir de duygularınızı serbest bırakmakla ilgili. Aslında, bilimsel bir tarifi yok. Bazı şarkıların iki senede bittiği de oldu, bir gecede çıktığı da. O boyuta girdiğinizde gelecek bir şey varsa gelir! "
(http://www.sabah.com.tr/gny/haber,832AAD4E501D483398A777C8D6FEDD0B.html) ***
Soyleyin ben mi sagirim???
04 July, 2007
portakal suyu
Bu ne yaa yaz geldi, postlar azaldi. Gun icinde bir ara verme ihtiyacim oldugunda takip ediyorum bloglari. Ama sicaklar basladi yazilar azaldi:( Bakiyorum surekli yeni yazilar varmi diye? yok:) Benim de yazasim gelmiyor.Bu aralar surekli evlilik isleri var, alis-veris cok olmasa da kafamda bi suru sey var. Bu hafta sonu annemlerle ikeaya gidiyoruzzzz:)
Bu arada ben her zaman kisi daha cok severim, soooyle cumartesi sabahlari televizyon karsisinda kareli battaniyenin altinda yatmayi. Elimde de taze portakal suyu ve tost olucak. Bu arada Dino bana tost makinesi almiiss.. Cok sevindim, ben de bir tane portakal skacagi alcaam. Ama Kazim Bufe'de* olandan istiyorrrummm.(bizim evdeki elektrikli ama ben hep bufelerde olanlari begenmisimdir:))
*Adana'da Gazipasa'daki parkin kosesinde bulunan bufe. Parasizlikta, geceleri ictikten sonra vs. zamanlarda gidilen ve tadina doyulmayan yer:)