29 December, 2007

Fındıklı Breçel

Ne zaman fırında bir yemek yapsam, aa fırın yanmısken sunu da bir yapıvereyim diyorum (sankı fırın çok zor yanıyormus gibi:)) Hafta içi akşamları genelde bi şeyler yapıyorum yeni tarifler deniyorum ama yapay ışıkta çektigim fotograflar çok güzel görünmediginden bloga ekleyemiyorum mecbur haftasonunu bekliyorum:P



Bu arada biz fotograf olayını abarttık, her boşlukta bi yere gidip bişeyler çekebilir miyiz diye düşünüyoruz..Henüz makinenin tüm özelliklerini öğrenemedim bile..E yavaş yavaş..Ayrıca yemek fotografı çektikçe, bir çok blogta gördüğüm fotografları çekmenin de ne kadar zor oldugunu anlıyorum.Çünkü takip ettiğim bazı bloglarda inanılmaz güzel fotograflar var ve kolaymıs gibi görünüyor ama hiç de kolay degilmiş..Daha çook acemiyim ben:P



En son, Fındıklı Breçel yaptım.. Bu tarifi Radikal'den çıkan Tatlı Kitap'tan aldım..(gayet güzel tarifler var sırayla denemeye çalışıyorum..)Breçeli ben ilk defa duydum bisküvi gibi bir kıvamı oluyor.Tadı benim çok hoşuma gitti..



Malzemeler



-250 gr margarin
-100 gr pudra şekeri (4/5 bardak)
-1 adet ymurta
-4 su bardagı un
-1 tutam vanilya
-1 çorba kaşıgı kakao (artırılabilir)
-1 adet yumurta akı (çırpılmış)
-100 gr ince çekilmiş fındık



Yapılışı



Margarini ve şekeri mikserle iyice çırpıyoruz.Yumurtayı ekleyerek çırpmaya devam ediyoruz.Unu vanilyayı ve kakaoyu da ekleyerek bisküvi hamurunu elde ediyoruz..Fırını 180 derecede ısıtıyoruz.Hamuru tezgahta açarak istedigimiz kalıpla şekil veriyoruz..Yaglı kağıt serili bir tepsiye yerleştirdikten sonra üzerine fırça yardımıyla yumurta akı sürerek çekilmiş fındık serpiştiriyoruz. Fırında yaklaşık 20 dakika pişiriyoruz..

*Benim kalıplarım kandil simidi şeklindeydi (ortası boş simit) gayet de güzel oldu..Çok kocaman parçalar halinde olunca böyle güzel olmazdı sanırım..

**içinde kabartma tozu olmadıgından pek kabarmıyor o yuzden de tepsiye dizerken çok fazla aralık bırakmaya gerek olmuyor.

***1-2 gün kaldıktan sonra da tadı gayet güzeldi.(Su anda 2 günlük ama kahvemin yanında gayet hoş oldu:)



Afiyet olsun...

27 December, 2007

Hayat


Hayat, cinsel ilişki yoluyla bulaşan ve ölümcül bir hastalıktır.

Ölüm oranı yüzde yüzdür.

L. D. Laing

26 December, 2007

Hediyelik


Yilbasi postumda hediye cekilisimizden bahsetmistim.. Evet bir cekilis yaptik, bana hediye alan arkadas isyerindeki en az samimi oldugum kisiydi.. Ama ben o kadar cok konusan biriyim ki ve de sabahlari birlikte geldigimizi de dusunursek, daha bana uygun bi hediye beklerdim ama oyle bir sey geldi ki, neyse ki iyi rol yapiorum da cok begenmis gibi davranabildim:P Simdi bende biliyorum hediye hediyedir, onemli olan dusunmektir vs, ayrica da boyle icinden gelerek degil de cekilis sonucu hediye almak cok daha zor farkindayim ama kardesim bu kadar da mi tanimiyorsun beni.. Simdi gelen hediye kahverengi siyah arasi icinden siril siril sular akan ve de pille ya da fise takarak calisan, ortasindan da tavernamsi degisik renklerde isiklar cikaran bir sus esyasiydi...Onun resmini buraya koymak isterdim ancak hala kutusunda duruyor.. (Bu arada eminim Bedbirds bu satirlarla ilgili ve hediyeyle ilgili cok dinledigim yorumlarini yapacak, biliyorum ama napiim yazmadan duramadim, bunlar da benim dusuncelerim:P)

Bu arada cekiliste kendimize bir alt bir de ust limit koyduk ki, herkese gelcek hediyeler ayni civarlarda olsun diye..(gerci bence bu kadar sinirlandirmak cok komikti ama yine de uyduk.. Bu arada bana diger gelen ve cok sevdigim hediyelerden bahsetmek istedim:) Su yandakini bana Dino aldi cok guzel bir kurabiye kalibi ve icindeki kucuk aparatlar sayesinde kalibin ortasindaki delik bi cok sekilde olabiliyor.. Cok kucuk, cok sevebilecegim, dusunulmus bir hediye:)) Tabi hediye almaktaki en onemli faktor karsindakini de iyi tanimaktir.. Iyi tanidigim birine cok kolay hediye secerim, daha onceki konusmalardan mutlaka aklimda kalmis bise vardir, gider onu alirim.. Zor durumdaysam ve karsimdaki kitap okumayi seven biriyse cook sevdigim bi kitabi alirim.(En basta Ayn Rand'dan Hayatin Kaynagi gelir..Sonra da aklimda kalan diger guzel kitaplardan biri) Biliyorum cok klasik bir hediye ama ben cok guzel bi kitap okudugumda, bunu kesin kardesim ya da su arkadasim da okumali vs diye dusunurum.. Eger kitap okumayi sevmiyorsa da mesela yilbasi icin tabu, puzzle vs guzel bir hediye olabilir.. Hediye alinacak kisi bir kiz ise aslinda isimiz cok daha kolaydir, zira sIk bir aksesuar, mudo conceptten, ikeadan ya da Tchibo'dan alinacak herhangi bisey, sevimli bir pijama vs.. bir suru secenek var.. Ama bir erkege hediye almak cok daha zor.. Eger ilgi alanlari fazlaysa yine sorun yok ama onun disinda tikanip kaliyorsunuz... (bu arada ben cekiliste cikan arkadasima Tchibo'dan aldim hediyesini, erkekler icin de gayet ilginc hediyeler bulunabiliyor)


Bu arada patronumuz saolsun herbirimize tek tek hediye almis..Kizlara pijamalar ve altlarina evde giyilecek babetleri erkeklere de parfum almis, hepsi de biribirinden guzeldi valla gozlerimiz kamasti:) Bir de ayni odada calistigim cok dusunceli bir arkadasimiz da hepimize hediye alip agacin altina birakmis (kimin biraktigi sonradan anlasildi)) Zaten onun herkese sectigi hediyeler herkese bireysel olarak dusunulup secilmisti.. bana yandaki 'sac'i almis cok guldum.. Henuz deneyemedim ama en kisa zamanda biseyler pisirecem:))






Kissadan hisse, bu hediye olaylari aslinda komplike, ama ben yine de cok severim hediye almayi da vermeyi de.. Bana gelen hediyelerden fiyat ya da marka degil ama beni dusunerek alinmis bir hediye beni inanilmaz mutlu eder:)) Bende alirken buna dikkat ederim:)) Cok da eglenirim..



P.s. Yilbasi ve dogum gunum yaklasirken bu nasil yazi boyle..Kimse ustune alinmasin lutfen:)

21 December, 2007

bayram


Benim canavarlarım Adana'dan geldii, guzel bir bayram geciriyorum..

Size de mutlu bayramlar....

18 December, 2007

Meri Kristmis



Yine yilin en sevdigim zamanlari geldi iste.. Yilbasi yaklasiyor (e dogum gunum de yaklasiyor:)) Hediyeler, yeme-icmeler, kutlamalar vs vs... Bu yil yilbasi benim icin de farkli basladi cunkuuu calistigim yerdeki patronlarim Amerikali oldugundan kelli, gunler onceden cam agacimizi susledik.(pasparlak guzel susleri gorunce Dino ve ben atlayip agacin sevdigimiz yerlerine konuclandirmistik ki: D.-patronum olur kendisi- agac suslemenin o kadar da basit olmadigini anlatti bize:)) Ah biz gorgusuzler!! tamam isigi dogru dolamistik ama uzerine su simli susleri de dolmamamiz gerekiyordu, oysa biz rengarenk, kardan adamli, toplu, noel babali susleri asmistik. Neyse tum susleri cikartp olmasi gerektigi sekilde (!) yeniden taktik (bence onceki hali daha guzeldi:)) Agacin altinda milyonlarca fotograf cekildik.. (ben fotoydum o yuzden ben pek olmadim fotograflarda) Daha onceden cekilis yapmisttik ve hediyeler verildi, ama o ayri bir post konusu, hediyelerimi de uzunca anlatmak istiyorum..




D. tatil icin ulkesine gideceginden christmasi erken kutladik biz.. (tam onlarin adetleriyle.) Bize yabanci gelen bir cok seye kucuk cocuklar gibi eglenerek katildik Dino ve ben.
Guzel ve degisik bir gundu..

P.s. 1.Gectigimiz gunlerde 'Yangin Duasi' adli oyunu izledim... Oyunu ayakta alkislayan on siradaki iki kadini yakalayamadim.. Cunku biz grupca merak ettik ne anlamislar diye.. ayrica oyunun tanitimina muhtesem yorumlar yazan arkadaslara da selam ediyorum.. O nasil bir oyundu oyle..

P.s.2. Ekimin basindan beri bekledigimiz internete kavusamadik artik Turk Telekom bana kalitemi bozduracak!!!

12 December, 2007

Bekir Coskun'un yazisi

Sıra size gelecek...

SADECE son bir haftada gidenler:
Yargı...
Türk-İş...
Medyanın yarısı...
YÖK...
Sıra size gelecek.

*

Meslektaşlarımız örtme-gizleme çabası içinde yine, yeni YÖK Başkanı için "muhafazakár liberal demokrat" tanımı yapıyorlar.
Hem "muhafazakár" hem "liberal" nasıl olunur?
Delikli şemsiye gibi...
Yazgıya bakın; o yaptığı araştırma ile "Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olacağını" biliyor, Abdullah Gül de onu çağırıp "YÖK Başkanı olacağını" biliyor.
İşin hikmetine bakın ki; bu kadar rektör-dekan içinden, yeni YÖK Başkanı şart olan "dekanlık-rektörlük" şartını taşımıyor ama, "türban serbestliğinden" yana...
Yani YÖK’te "türbandan yana dönem" başladı.
Bence "değişik" bir hoca yeni YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan.
Diyelim ki "cami sayısı üzerine" araştırması var, minareleri saymış...
İslami makalelere özel bir ilgisi var, dolayısıyla birçok İslami makalenin sahibi.
Birçok gazetede bu bilgi yoktu; ama Malezya İslam Üniversitesi’nde iki yıl görev...
Ve "vahi" üzerine çalışmalar...
Sonunda "vahi" geliverdi zaten:
"YÖK Başkanı oldunuuuuz..."

*

Neticede YÖK de gitti.
Bu elbette son değil; bundan sonra iktidarın etkili olamadığı ne kadar üniversite yönetimi varsa...
Akademiler, yüksek okullar...
Bilim kurum ve kuruluşları...
Elbette "ılımlı İslam"ı benimsememiş bilim adamları...
Arkasından:
Sivil toplum örgütlerinden, spor kulüplerine kadar...
Medyanın kalanı...
Sermaye...
Tepeden tırnağa her şey gidecek.
Artık kaçınılmazdır.
Sıra size gelecek...

**Baska ekleyecek bisey bulamiyorum...

07 December, 2007

sekerparem, hediyem ve ben:))

Oldu en sonunda oldu benim de dijital fotograf makinem oldu:)) Sevgilim bana yilbasi hediyesini verdiii.. (biraz erken oldu aslinda genelde bunu ben yapardim erkenden hediyesini verim de kullansin diye ama galiba o da bana benzemeye basladi.) Gec te olsa filmli makineden dijitale terfi edebildik.. Gerci ben ufacik, minicik cantamda tasiyabilecegim bir makine isterken, gayet kocaman profesyonel bir makinemiz oldu..(tabi sevgilim biraz kendini de dusundu burada ama ben bu olayin tarafini gormezden geliyorum..:))



Bende onceki gun yaptigim sekerpareyi cektim hemen... Mutfakta vakit gecirmeyi severim ben, sonunda bunlari da fotograflayabilecegim icin mutluyum:P



Annem calistigi icin, kardesim ve ben ilkokuldayken mutfaga girip cesitli deneyler yapardik..Yaptigimiz basarili deneyimlerden bir tanesi annemin bazi yerleri pasta lekeli sari kapli 'Bereketli Olsun' kitabindan sekerpareydi...



Iste benim sekerparem.. ve makinemle ilk fotografim..



Tarif cok farkli degil ama her zaman tam kivaminda oluyor:o)



Malzemeler: 2 yumurta

2,5 su bardagi un

125 gr margarin

1 corba kasigi pudra sekeri

Limon kabugu rendesi

Yarim paket vanilya

1 cay kasigi kabartma tozu

Badem (sevgilim Adanadan gelen kocaman cerez kabindaki butun bademleri ayirdirdigi icin ben de bu sekilde degerlendirdim:))



Surup icin: 2 su bardagi su*

2 su bardagi seker*

1 tatli kasigi limon suyu
* (2,5 bardaga cikarilabilir)



Tadi gayet guzeldi, afiyet oldu bize:))...

06 December, 2007

04 December, 2007

Tiyatro yine




Pazar gunu yine tiyatroya gittik..Ben ay basinda izlemek istedigim oyunlar icin 2 kisilik bilet aliyorum ve eger sevgilimin (kocamin:)) isi yoksa birlikte gidiyoruz, ya da baska bir arkadasim eslik ediyor bana. Bu haftasonu neyseki onunla birlikte gidebildik. Pazar gunu AKM'de Cayhane'yi izledik. Buyuk salondaki oyunlari cok daha fazla seviyorum ben.(Gecen yil Amadeus da oradaydi) Zaten genelde kalabalik kadrosu olan oyunlar buyuk salonlarda oluyor.Bu da demek oluyor ki kalabalik kadrolu oyunlari seviyorum:)) (Bu arada daha once Belediye Tiyatrosunun kalabalik kadrolu bir oyununda gorev aldigimi soylemis miydim? )Sahnede bir akicilik oluyor oyunu hic nefes almadan izliyorsunuz..Cok nadirdir, az kisilik olup o kadar akici olan oyun...(bkz. Carmela ve Paolina /Adana Devlet Tiyatrosu-en buyuk zevkle izldigim oyunlardan biridir) Ve de Istanbul Devlet Tiyatrosunun oyunlari genelde az kisilik oluyor. Ben cok severim izlemeyi ve de asla onyargili davranmam ama genel olarak insanlar eglenceli oyunlardan daha cok zevk aliyor.(gerci Istanbulda tiyatro bileti bulmak o kadar zor oluyor ki yani bu oyunlar agir diye sikayet edip hemde hic yer bulamamak da iste tam bir ikilem) Herneyse pazar gunku oyuna gelelim 'Cayhane'yi izledim.Uzun bi oyun olmasina ragmen yine sahnede olan hareketlilik sayesinde gayet iyi vakit gecirdik..Ve de herkes oyunun sonunda basrol oyuncusu 'Bulent Emin Yarar'dan (Sakini) soz ediyordu..Iste bu iki saatlik canli performansinda herkesi kendine hayran birakan insan gercekten ayakta alkislanir..Su gibi akti oyun ve bunda cok buyuk katkisi vardi Sakini'nin. Gecen yil da Genco Erkal'in Oyun Sonunda oynuyordu ve o oyunda da cok begenmistim ama tabi bizler sadece televizyondan tanidigimiz insanlari biliriz yaa. Oyyle begenip unutmustum..Sonra Sakini roluyle de kendisine hayran birakinca baktim kimmis diye..Megerse benim izleyip cok begendigim bazi filmlerde de rolu varmis..(Hatta kendisini Altin Koza Film Festivalinin en iyi filmi secilen Bes Vakit'te izleyip cok begenmistim, arastirinca ismini ogrendim iste) -O filmdeki kimsenin oyuncu olduguna inanamiyorum cunku hepsi sanki gercekten o koyde yasayan insanlarmis gibiydi-
Ayrica yine cok severek izledigim Korkuyorum Anne'de de oynamis kendisi (kasapmis).O filme zaten basli basina hayran kalmistim... Yani iste boyle, izledigim bir tiyatro oyunuyla bir oyunucuya hayranligim artti ve neden simdiye kadar bu kadar filmini ve oyununu izleyip ismini bile bilmiyormusum dedim!!



***

Bence bu haftasonu siz de bir oyuna gidin, umarim siz de iyi bir oyuncuyu izleyebilirsiniz:)

21 November, 2007

Ben Anadolu..


Hafta sonlari sevgilim yogun calistigindan bende kardesimle plan yapiyorum, hem boylece ozlem gidermis oluyoruz:) Gecen haftasonu Kenter Tiyatrosu'nda 'Ben Anadolu' yu izledik.Ilk defa Yildiz Kenter'i canli olarak izledim ve 2 saat boyunca bir yandan oyunu izleyip bir yandan da (bu kadin bu yasta nasil bu kadar dinc, bu kadar guzel diye) dusunup durdumm...60. sanat yiliymis yaa. O kadin nasil durdu 2 saat tek basina o sahnede..Yani simdi oyunu mu izledin bunlari mi dusundun derseniz, dikkatimin dagildigi yerde bunlari dusundum:P Gayet eglenceli bir Pazardi, tiyatro cikisinda sicacik kestanelerimizi alip yuruduk biraz....

12 November, 2007

Ve beklenen Dugun



Simdi cok gecikti biliyorum yeni postum ve de cok eksiklik hissettim aslında ben de yazamadigim icin. Napalim artik, kısmet buguneymis..Dugun sabahindan baslarsak kalbim gup gup gup atti tum gun. Herkes bi de benle ilgileniyor ya ben sıkılıyorum boyle seylerden.Kuaforde filan da oyle oldu.Hani genelde gelinler boyle sacini basini begenmez makyajından memnun olmaz falan yaa, bizde tam tersi oldu.Benim isim erken bitti, oturdum kuzenleri falan bekleedim:) Sonra bizim evde ufak bir toren oldu..Dugunde istemedigimiz icin evden cıkmadan dayım ve amcam kusak bagladı, tabii burada annemle ben yine basladık aglamaya:) Kardesim gozlerimi silip durdu.Herneyse daha sonrası hep gulucukler... Tabii biz once fotografciya gittik.(2miz de istemememize ragmen) Cunku bana studyo fotoları hep yapay gelir..Ben sadece dugunde benim haberim olmadan cekilsin istedim.Neyse yine 2mizin disindaki sebeplerden gidildi stuyoya, fotogracıya ve verdigi direktiflere kahkahalarla gulundu (icten tabii), sonra dugune dogru yola konuldu.. Yemyesil bir alana, yerde kırmızı halı, ustumuzde booyle cicekli kopruler, yanimizda yanan ısıl ısıl volkanlar ve bir Otis Redding sarkisi esliginde giris yaptık.Tabii bu sarkı sadece piste kadardı.Piste geldigimizde ilk dansimız Blues Brothers'dan 'Everybody needs Somebody' oldu ve biz rock'n rolla basladigimizda pistin kenarındaki arkadaslarimiz ellerindeki onlarca beyaz balonu havaya ucurup sarkının 'Everbody, everybody' bolumunde de bize eslik etmek icin hoplayip ziplamaya basladılar..Gercekten gorulmeye deger bir manzaraydı... Ve hayatımda yasadıgım en muhtesem andı.. Daha sonrasında arkadaslarimiz bizi kirmayip canlı muzik yaptılar..(Simdi bizi kirmayip derken, kendileri profesyonel sayılırlar, Adananın en iyi rock barında caliyorlar..)Daha sonra da benim sevgilim (yani kocaam) ve onun grubu rock'n roll calmaya devam ettiler.Hatta ikimiz de onceden Adana Kanal-A da calistigimizdan haberlerde ve magazinde de cikti dugunumuz 'Damat caldı, gelin oynadı' baslıgıylaa. Yanıı gayet sıradısı bir dugun oldu...Emmnonun gitar calarken, benim de hoplayıp zıplarken o kadar cok fotografım var ki... Sonrasındayine Beatles, Rolling Stones, Doors vs vs caldi biz de dans ettik. Nikah muzigimiz Doors'dan Love Street idi (ben cok severim. Pastamızı keserken de Who do you Love? caldi.. Yaa ben simdi o ani nasil kelimelerle anlatayım kii.. Ben bile o ani su anda cdden izlerken aaa ben oyle de mi yapsim, onla da mi dans etmisimnmm, aa teyzem de mi kalkıp oynamıs seklinde tepkiler vererek su anda farkeetiim.Sarhos gibiydim o gun... herkes ve en basta biz coookkk eglendik.Zaten fotograflara ve video goruntulerine baktıgımda 32 disimi sayabiliyorum.... Cook dua ettimmm...Etmeye devam ediyorum.Tanrı mutlugumuzu hicbir zaman bozmasin ve de darisi tum bekarlara olsun diye...Dugunden sonra ise Adana Hilton ve daha sonrasında Antalya Kemerde gecirdigim kısa balayının ardından iste Istanbula gelip damdan dusmus gibi oldumm...






...Bizler erdik muradımıza, sizler cıkın kerevetine.. (dogru mu yazdım:)? !)

01 November, 2007

-KINA-



Evet sonunda yazabiliyorum, (isyerindeyim ve malesef uzun bi aradan sonra cok fazla is yigilmis bi turlu bloguma girip yazi yazamadim. Evimize ise Turk Telekomun grevinden dolayi henuz internet baglanamadi:( Ben de bu kisa zamanda yavas yavas anlatmaya baslayayim dedim. Kinadan basliyorum anlatmaya cunku dugun ayri bir post konusu.
Sevgilimle ben (artik kocam ama bi turlu dilim alisamadi) dugunde kendi istedigimiz muzikleri calacagimizdan kina olayinin organizasyonunu annemlere biraktik. Bu yuzden de klarinet, darbuka, keman vs den olusan bir grup vardi.Gayet eglenceli ve guzeldi. Halbuki ben hic ciddiye almamistim bu olayi.Adanaya gitmeden 2 gun once Zara'dan buldugum zoraki kirmizi bir elbise almistim.Tabi o atmosferde sac-makyaj vs ile benim o mecburen almis oldugum elbiseyi herkes tek tek sordu, nerden aldin biri mi dikti, cok guzel olmus vs vs? Kina da acik havadaydi, gol kenari ve yuksek bir yer oldugundan o gun hava biraz ruzgarliydi, ama biz surekli oynadigimizdan pek usumedik:) Ben aslinda cok guzel oynayamam ama o gun gelin kontenjanindan yararlandim:) Herkesin gozu uzerimdeydi, e kiyafet falan insanlara guzel gelmistir.. Kucuk kuzenlerim surekli pesimdeydi, ee onlar icin degisik geliyo tabii.Evde birlikte yerlerde yuvarlandiklari, tepindikleri, zipladiklari kuzenleri evleniyo..Onlarla da cok ilgilenmeye calistim, (cocuklar cok sever boyle gelin filan -ben de kucukken cok ozenirdim, o yuzden onlari da eglendirmeye, yanimdan ayirmamaya calistim- )
Hersey geleneklere uygun oldu...Ben tum gece guldum (hatta benim cok geveze arkadasim Onur: tamam anladik evleniyorsun diye bu kadar mutlusun ama insan biraz aglar diye dalga gecip durdu) Sonra kina fasli basladi. Emmo da ben de kina yakmak istemiyorduk aslinda zaten elimizi de acamamiz gerekiyormus, onun annesi benim elime benim annem de onun eline altin koydu oyle actik elimizi (tabii bizim bunlardan hic haberimiz yok biri elini kapa diyor, biri elimi tutuyor...) Yani orda ellerimiz kukla gibiydi... hii bu arada bana bindalli (deniyor sanirim) giydirdiler. Kafamin etrafinda mumlarla donduler. Ben hala cok mutluydum. Ne zaman annemi aglarken gordum, o zaman aglamaya basladim iste:( Napiim dayanamadim... Yani hersey geleneklere gore olmus oldu.


Bu arada ben gece elime kucucuk ici bos bir kalp seklinde kina yaktim, cok guzel oldu. (kendi kinam oldugu icin yakmadan icim rahat etmedi:))
Annem her ne kadar isi ve bi cok konuda yeniliklere cok cabuk adapte olan modern bir insan olsa da bi cok eski adeti de iyi bilir ve kendine uygun olarak uyar da :) Dolayisiyla biz de uymus olduk ama hic de fena olmadi, hersey cok eglenceliydi. Isteyenler kurtlarini da dokmus oldular, dugunde dokemeyecekleri icin. (tabi biz oyle sandik)
Cikista birlikte bi seyler icmeye gittik, sonra kesmedi ve her zamanki gibi gecenin korunde kebap da yedik..
Bol dedikodulu, bol kahkahali ve bol muhabbetli bir geceden sonra uyuyabildik...

P.s. Hala etraftan fotograflari toplamaya calisiyorummmm...
P.s.2 Daha sonra bu posta eklicem fotograf...

25 October, 2007

evlendiikk:)




Mutluyuzzz......

***Ayrıntılar cok yakında...


07 October, 2007

ayrıntılar

Son zamanlarda malum, evle ilgili ufak tefek isler yapiyorum, kalan eksikleri alıyorum, duzeltiyorum, bozuyorum, degistiyorum, yapiyorum, ediyorum.. Insanin kendi evi olmasi gercekten guzel bise. (bi ev arkadasi vs olmamasi, kararları kendi vermesi) -Gerci simdilik sadece gunduz gidip geliyorum ama olsun simdiden guzel:)- Dun annemin cok yakin bir arkadasi ziyarete ve yardima geldi.Evin son halini gormemisti. Cok begendi.Herseyiyle cok sıcak buldu. Sanki yeni tasınılacak gibi degil de yasanıyormus gibi dedi..(kendisi dekorasyon konusunda gurudur.İsim verip desifre etmek istemem burdan:)

Bu arada ben birazcık kilo verdim bu kosusturmada ama hala gelinligim tam oluyor uzerime:)) Cunku hazırlık yapıyorum derken evde yemek yapamıyorum habire hazır bi seyler yemek zorunda kalıyorum o yuzden dengeliyor sanırım:P Yalnız, son zamanlarda yedigim en guzel hazır yemek çig borekti. Ne zamandır canım istiyordu, bugun tesaduf olarak Susurluk Ayrancısında ayranla birlikte deneyim dedim, gayet basarılıydı, oneririm..(Bazı alısveris merkezlerinde var.)

*ben de yapmak istiyorum bu boregii:(
Ama aklıma Yenicedeki (Adana-Tarsus yolunda) sıkma-ayranı getirdi. En kısa zamanda gitmeliyimm...



**Adanadan arkadsımla konusuyordum: Napıosun dedim. Napiim sıcaklarla ugrasıyorum dedi:)Halen oyle sıcaklarla ugrasılacak kadarsa dugunumun cimlerin uzerinde olmasi olasılıgı hala var yani. Oleyyy. (ben dua etmeye devam ediyorum.)

** Hadi ben simdi orkestra icin sarkilar dusunmeye gidiyorum.. ee siz de yardımcı olun ama, canlı muzik olacak, aklınıza gelen herseyi degerlendiririm:))

01 October, 2007

Yazamadigim bu uzun surede,



-Istanbul'da temizlik icin yardimci bulmanin (hele de ramazan'da) imkansiz oldugunu ogrendim.

-Hatta Adana'dan kendi yardimcimizi getirip goturmeyi bile dusundum.

-Ikea'yi 14 dondum.

-Ama sonunda mutfagim icin renkli beneklerden aldim.(yuvarlak halilar, gelir gider bakardim da)

-Binlerce telefon gorusmesi yaptim.

-Herkesin 'Nilufer, Nilufer' diye biseyler sormasindan skildim.(benim icin oldugunu bilsem de!)

-Bol bol Bulent Ortacgil dinledim.

-Inci Aral'in Mor'unu (***) okudum.

-Zulfu Livaneli'nin Bir Kedi, Bir Adam, Bir Olum'u (*****) okudum..

-Umraniye'de Modoko'yu gezip, yurdum tuccarlarinin yaraticiliklarina bir kere daha hayran kaldim.(Mobilyalari tanitirken yaptiklari sovlardan bahsediyorum, uzun uzun anlatmiyorum simdi, o ayri bir post konusu eder.)

-Sishane'deki avizecileri gezdim.

-Ayni avizelerin Umraniye'de daha ucuzunu buldum:)

-Cok yoruldum..

-Yeni bir allik aldim.(rengi bana cok yakisti:))

-Besiktas-Galatasaray derbisini izledim.(Besiktasli olmama ragmen takimimi hic begenmedim.)

-Evdeki emektar bilgisayarim mefta oldu artik:( Hic bir sekilde duzelemiyor. -ama ben cozum yollari denemeye devam ediyorum-)

-Artik sadece isyerinden bloguma girebiliyorum o da cok duzenli olamiyor.

-Lost izleyemiyorum artik.

-Balayi icin Antalya'ya ucak biletimizi aldim ama hala kalacak otel ariyorum.(sonunda 3 gunluk de olsa tatil yapacagiz:)

-Nem diye bir grup kesfettim, sarkilarini begendim.(Kus evi'ni cok sevdim)

-Cok temizlik yaptim, cok yoruldum.

-Arkadaslarimin (ki Istanbul'da cok az arkadasim var...) bana bu kadar zaman ayirmalarina ve yardimci olmalarina cok sevindim:), kendimi cok sansli hissettim..

-Annemin beni ne kadar cok sevdigini milyonuncu kez anladim..

-En yakin arkadaslarimdan biri birkac ayligina Amerika'ya gitmisti, ama dayanamamis en kisa zamanda doncekmis.-Yemekleri, kokusu, gittigi okul hic hosuna gitmemis-(Yani bu kadar yurt disi icin yanip tutusmak pek de matah bi sey diilmis onu anladim..,Ama yine de ben kendim gidip gormek isterim:P)

-Gercek davetiyelerimi aldim, sevdim...

-Facebook a hala uye olamadim..

-Gelinlik provam cok eglenceli oldu.Bi suru bekar arkadasim basimda gerilen beze pirinc, bozuk para vs attilar, sonra onlar kucuk fiyonklu keseler yapilip evlenmek istenenlere verildi:)

-Dugunumde hava sicak olsun diye dua edip durdum.

-Bir kez daha aylik moda dergisi aldim.(ici reklamla dolu oldugundan) bir kez daha bir daha almicam dedim.(bi kac ay sonra yine alicam biliyorum:))












-Clearly Canadian'in degisik cesitlerini denedim.(en sevdigimin cilekli olduguna karar verdim:))








-Bu kadar....

18 September, 2007

piraye



Okul bitti, ders bitti. Artik kendi istedigim seyleri icim rahatsiz olmadan yapabiliyorum..Mesela saatlerce hic bise dusunmeden biseler okuyor tembellik yapabiliyorum, sirf keyfim istedigi icin. (onceden de saatlerce kitap okurdum ama icim rahatsiz olarak!) En son aldigim kitaplari sirayla okumaya devam ediyorum. Dun aksam is cikisi Canan Tan'in Pirayesini bitirdim. Zaten bu kitabin kaderi yolda okunmakmis. Cok kisa zamanda da bitti. Son zamanlarda okudugum en akici kitap. Oyle kapiliyorsunuz ki kitaba, ne yolda konusulanlari duyuyorsunuz, ne gereksiz gurultuleri.. Pirayenin universite hayatini, sevdigi erkekleri, evlenisini bu surecteki duygularini, onlari bazen yansitip, bazen icine atisini okudum.Kendini Piraye yerine koyuyor insan, bazen cok takdir ediyor yaptiklarini, bazen inanilmaz sinirleniyor, ama bi sekilde dahil oluyor..




Kitabi gecersek, son zamanlarda bir de evlilik hazirliklari hizlandi tabii. Iki annem de burada ve bi cok seyi organize ediyorlar. Bana da ince ayrintilarla ugrasmak ve fikir vermek kaliyor:) Bu haftasonu artik davetiye olayini netlestirdik. Ama kendi cizdigimiz davetiyenin basilmasi digerlerine oranla cok daha pahali oldugundan katalogdan (kotunun iyisi:)) bir davetiye sectim. Neticede davetiye bu.. Ama seker konusunda arastirmalara devam ediyorum, onu sade bir seker secmicem...Cumartesi gunu Eminonunun altini ustune getirdik... O konuda da bir karara vardim ama bayatlamasin sekerler diye simdiden almadim:)













*Cumartesi gelinligimin son provasi var. Yanimda en yakin arkadaslarim da olacak. Son prova eglenceli olacak..(cok degisik hersey:)


13 September, 2007

1 de yetmez 3, 3 de yetmez 5 kilo

Yiyorum..Yiyorum.. Doymuyorum....:(
Adana'dan kilo kilo fıstık geliyor..:) Heralde son 1 haftada 5 kiloya yakın fıstık yemisimdir..
Biri beni durdursunnn...

11 September, 2007

Bittiiii....

Mezun..Mezunum... Mezunuzzzz... *

*2miz:))

10 September, 2007

Saribenek


Safransari coktan bitti ama bise yazamadim daha.. Aslinda yazacak cok fazla da kayda deger bisey bulamadim. Bir cirpida okuyup bitirilebilecek eglenceli bi kitap.Istanbul'daki herkesin ozendigi isiltili hayatin ic yuzunu anlatiyor.

Ders cikarilabilir mi?

Belki...

3 ana karakter var.

Genc yasta yukselmis bir yatirim uzmani,

Eski eser kacakcisi bir kadin,

Universite mezunu bir telekiz...

Ancak asagidaki sozler ucune de ait degil.. Tum karakterler hayattaki bir cok seyi denemis, hic bir seyden zevk alamayan insanlar... Bu sozler de onlardan birine ait...

"Cok SIK gorunuyor degil mi?", diyerek basini cevirip etrafa bakti." Ama burasi bir yuva degil.Herhangi bir zenginin evinden farki olmayan, kisiliksiz bir ev..."

Cok basit bir cumle.

Belki kocaman kitaptan ala ala burayi mi aldin denecek kadar basit..
***

Ama Adana'ya gittigimde tekrar anladim her evin yuva olamayacagini.

Uzuldum biraz da artik orasi benim evim olmadigi icin.

Artik giderken dis fircami bile goturuyorum, esyalarimsa valizde...

Koydugum seyleri yerinde bulamiyorum...
Dolabim neredeyse bos...

***

Tek tesellim benim de artik kendi evim olacagi..

Umarim yuva da yapabiliriz:))



09 September, 2007

Ev - Adana

Uzun zaman oldu soyle dogru durust bi seyler yazmayali. Neden bilmiyorum, unuttum blogu, zaman cabuk gecti vs vs.. Bu surede ben yine tek ders sinavima calistim, lost izlememek icin kendime engel oldum, ev tuttuk iste.



Sonunda oldu. Istedigimiz ozelliklere sahip bir evi bulduk. Acikcasi cok fazla ev bakmamistik, canli olarak. Hep internetten bakiyorduk. Ben artik gunluk olarak sahibinden.com, hurriyetemlak ve milliyetemlaka hangi evler eklenmis, biliyordum. En son emlakciya gittik, orada da bize ilk gosterdikleri evi cok begendik:) Cok tesaduf, eve girer girmez sevgilimin ve benim icime cok sindi. (biz de ne kadar kolay begeniyoruz canım) Ancak evin butcesi bizimkinin uzerindeydi, onu da hallettik neyseki ve tuttuk evi. Tabi bu arada benim kafamda bi suru soru isareti (????,...>^^?!!!!&..) acaba cok cabuk mu hareket ettik, annemler de mi gorseydi, ev en ust kat, daha ucuza bulabilir miydik, cok mu cabuk begendik, biraz daha mi ince eleyip sık dokumaliydik vs vs. (Kaygısızlar, en sevdigim komedi dizilerinin ilk sırasında gelir, orada Memnun'un ev baktıkları sahne aklıma geldi.En buyuk karısıyla birlikte ve bakıyorlardı, hemen begenmis gibi olmak istemiyorlardı. Ama karısı bunu abartıp daha eve girmeden 'odaları kuccuk, karanlık' diye ezberledigi repligi tekrar edip duruyordu. Evi begendiklten sonra o aklıma geldi:)) Ama eve tekrar baktıgımda iyi ettigimi anladım. Neyseki fotograflarini cekip anneme gösterdigimde onlar da begendi de icim rahatladı..Bundan sonrasi icin de iste o evi daha oturulabilir hale getirmek icin elimizden geleni yapıcaz... Yorucu olacak ama cok heyecanlı... (Ustteki foto evimizin tm altının manzarası)

Bu arada haftasonu yine tek ders sınavı icin:( Adanaya gittim, tek ders sınavı kısmı berbatti ama Adana kısmı muthisti. Gercekten cok özlemisim orayi, arkadaslarimi, yemekleri... Az uyudum, cok gezdim, cok yedim.








Kebap masasından meze görüntüsü, kebap fotograflari da cektim ama ısıktan dolayı cok guzel cıkmadı... Bu görüntüler Sercan da cekildi.






Ziyapaşa bulvarına nazır pasta yeyip ustune Türk kahvesi ictik....













Ev yapımı ayrandan pek haz etmem, o icindeki yogurt puturlerinin agzima gelmesinden nefret ederim. Ancak, buz gibi Fırat ayranı haric.. Adana'da Gazipasa bulvarinin basinda, once seyyar olarak satılan ve daha sonra da bir dukkan acan 'Buz Gibi Fırat Ayranı' ve yanında simit de benim vazgecilmezlerimden biridir. Gercekten o sıcakta müthiş geldii....





Bi ara da okula gidip sınava girdim işte:) Umarım bu sefer gecicem. Dua ediyorum...


(Balcalı otobüsünden bi görüntü)...





**Sınavım da bitti. Ben Lostun 2. sezonunu izlemeye başlıyorum...Görüşmek üzere:)

23 August, 2007

Mektuplu Kirtasiye Yardimi

Her yil okullar baslamak uzereyken beni de bir heyecan sarar nedense. Kirtasiyelerin onundeki rengarenk cantalara, buyuk marketlerde kocaman bir reyonu kaplayan defterlere, kalemlere, boyalara ozenerek bakarim. Herkes okul bittigi icin sevinir ama ben hala buyuk bir heyecanla giderim kuzenimin defterlerini kaplarim, ona ogretmeye calisirim:) Gectigimiz yillarda Aktif Dagitimin bir kampanyasini ogrendim ve de cok mutlu oldum. Her yil okul baslamasina yakin ihtiyaci olan ogrencilere kirtasiye malzemeleri gonderiyorlar. Cok eglenceli, hem cok pahali bir paket degil, tum ogrencilere ayni malzemelerin gonderilmesi gerekiyor (kiskanclik olmasin diye) Zamani olmayanlar banka hesabina 5 ytl gondererek de destek olabiliyor. Ama ben kendim alarak kendi kirtasiye ozlemimi de gidermis oluyorum:) Paketin icine bir de mektup yaziyorsunuz. Cevap almak da cok guzel oluyor.
Paket (A4 büyük zarf) içinde şunlar olacak: 1 kitap (öykü, Bilim Çocuk dergisi vb.), 1 defter, 2 kurşunkalem, 1 kalemtraş, 1 silgi, 1 cetvel, 1 kutu (6'lı) kuruboya, 1 lolipop şeker, 1 diş fırçası, 1 küçük boy diş macunu (..ve bir de sizin mektubunuz!)

Eger siz de kampanyaya katilmak isterseniz:

A) Hazır paket siparişiyle katılmak için (adedi 5 YTL); http://www.abonet.net/ ya da http://www.aktif.com/ adresinden veya 0212 314 08 88 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz. (Faks no: 0212 222 2710; Hesap no: Garanti Bankası 028-6297245 / İş Bankası 1188-301471)
B) Ya da kendi hazırlayacağınız paketleri;
a- İstanbul merkezine teslim edebilirsiniz.
(Adres: Aktif İleti ve Dağıtım, PERPA Tic. Merkezi Kat: 13 No: 1969 Okmeydanı - İstanbul)
b- Posta / kargo ile adresine gönderebilirsiniz. (Lütfen zarflarınızın üzerine ad-soyad ve adresinizi yazmayı unutmayın. Takip etmeniz için gereklidir)
c- İstanbul'da 100 adetten fazla paketiniz olursa 0212 314 08 00'e telefon edin; gelip adresinizden ücretsiz alalım.

http://www.aktif.com/mkyk/mkyk.html

*Son katilim 16 Eylul :)

22 August, 2007

17 August, 2007

Neyse haliiim...


Faber est suae quisque fortunae...*

*Her insan kendi kaderini kendi yazar. (Appius Claudius Caecus)

16 August, 2007

Pasta, dogum gunu, dino ve ben

Bugun en yakin arkadasimin dogum gunuydu, aldigim kucuk hediyelerle birlikte, gunler oncesinden gelincik tarlasinin yazari Burcu'dan kurabiye istemistim. Dun aksam aldim. Sabahtan ben ise getirdim. Cildirdi.. Gercekten superdi. Kendisi hediye konusunda hep hezimete ugramistir da.( Erkek arkadasi bi turlu onun begenebilecegi bir turden hediye alamadi daha!! ) -Neyseki ben bu konuda cok sansliyim:)) Bu sefer C. de bana sorarak hediye aldi Dinoya... Merak ediyorum onun tepkisini?? Yarin gorecek...



Iste kurabiyeler, Dino ve bennn..... (tabii bu kadar yol gelince haliyle biraz sarsildi ama yine de mukemmeldi:))







10 August, 2007

Bunlari istiyorum

Ahhh ahh, yine bir cuma gunu, oglen isyerindekilerle birlikte yemege ciktik, Arbysden yenen guzel bir menu+kivircik patatesli, uzerine de ozsutten vondu-heralde-(bu isimleri de nerden bulduklarini gercekten cok merak ediyorum, menunun uzerinde de yazmiyor, vitrine bakip garsona gosteriyor o sekilde siparis veriyorum, cunku her seferinde unutuyorum. Herneyse bu arada tadi mukemmel, oneririm;) Iste butun bunlari yiyoruz, sonra tum ogleden sonra da soda kahve vs, ictigimize pisman oluyoruz:( Bir de agirlik cokuyor, yeter artik saat 18.00 olsun diye bekliyoruz.



Gecelim yeme icme mevzuuunu da yeni bir site kesfettim, ondan bahsetmek istedim. Nitekim sitede cok ilginc esyalar var.(http://www.bunlardanistiyorum.com/)Dogum gunlerinde hediye edilebilecek degisik seyler. Benim en cok begendiklerimden biri uyanma saati (calar saat diil ama) Saat calar calmaz tepesindeki pervane ucuyor ve yataktan kalkip onu yerine takana kadar da susmuyor, yani tam anlamiyla uyandiriyor sizi.


Digeri ise cep telefonunu sarj ederken kullanmak icin, surekli sacma sapan yerlerdeki fisler bos olur ve cep telefonunu buzdolabinin uzerine, kutuphaneye vs yerlere koymak zorunda kalirim ve dusme tehlikesiyle cok karsilasir, iste bunu engellemek icin uretilmis. Benim hosuma gitti.Bir de orjinal sitesi var ki orada daha da ilginc seyler var.http://www.iwantoneofthose.com/




Sizi bu urunlerle basbasa burakirken, ben mayismak uzere oldugum ruh halinden cikip bitirmem gereken islerime geri donuyorum. Son gucumu de veriim ki, hafta sonumu Lost izleyerek gecirmek icin sabirsizlaniyorum. (anladim ki Dexter bana gore bir dizi degil, kendime eziyet ediyorum, ben de daha heyecanli bi seyler olsun dedim ve Lost ruzgarina kapildim:) Her aksam bi bolum izliyorum, ya acaba bi tane daha mi izlesem diyorum, bazen uyku agir basiyor. Neyseki hafta sonu geldi:)


Not1: Bugun sonunda Yenisayfadan istedigim kitaplar geldi. Kargo elemanini gorunce bu kadar sevindigim nadir anlardan biriydi.Cunku bitmisti kitabim. Dino ve ben toplamda bi suru kitap istedik diye arti olarak hediye kitaplarimiz da geldiii, okuyacagim bii suru kitap oldu. Ilk olarak suna basliyorum. Mutluyum:)


Not2: Sevgilim Adanada. Ozledim;(

08 August, 2007

nerde hani yalanlar

Bu beden bu yüz yasarken
Dün bugünle bulusurken
Bu deniz bu mavi varken
Nerdeyiz? niye? neden?

03 August, 2007

Korkuyorum

Birey Olarak Kuresel Isinmaya karşı yapabileceklerimiz :
*Evde en çok kullanılan 5 ampülü en az enerji tüketen cinslerle değiştirmek. 2.5 milyon evde yapılan bu uygulama ile 1 yılda 800.000 aracın atmosfere verdiği sera gazına eşdeğer tasarruf yapmış oluyoruz. Aynı zamanda elektrik faturamız da düşük gelecektir.
*Evlerdeki 2. televizyonları teke indirmeliyiz.
*Klimaların filtrelerini 3 ayda bir değiştirmeliyiz. Kirlenen filtreler hava akışını yavaşlatacağından cihaz daha fazla enerji harcayacaktır.
*İşyerinize veya evinize alacağınız yeni ekipmanların mutlaka enerji tasarrufu fazla olanlarını tercih edin.
*Su kullanımındaki savurganlık, hem enerji tüketimini, hem de su tüketimini artırmaktadır. Örneğin, diş temizliğinde ve traş olurken musluklar mutlaka kapatılmalıdır.
*Tuvaletlerin sifonları, sızıntılara karşı gözden geçirilmelidir.
*Ekili hobi bahçenizi mutlaka küçültün. Sulama gerektirmeyen alanları büyütün. Az sulama gerektiren bitkiler dikin.
*Aracınızı hortumla değil de kova su ile yıkayın.
*Evinizde ve işyerinizde, kullanmadığınız zamanlarda, TV, radyo, bilgisayar gibi elektronik cihazların fişlerini çekin.
*Yaz aylarında evinizin güneş alan penceresine beyaz perde takın ve gün boyu kapalı tutun.
*Ağaç dikin. Her ağaç atmosferden önemli ölçüde sera gazı (CO2) emer.
*Yakın mesafelere yürüyün. Uzun mesafeler için metro ve tramvayı tercih edin.
*Tüketimi azaltın.
*Aracınızı düşük hızda kullanın. "Para sizin olabilir ama dünya hepimizin."
*Bunları en az beş kişiye anlatın

--> http://www.kuresel-isinma.org/ sayfasindan alinmistir..

01 August, 2007

kargolarla basim dertte

Yaaa yeter artık yaa benim yildizim bir turlu barisamicak bu kargo sirketleriyle... Kuzenim dugun davetiyesini malesef kargoyla gondermis (guzelim PTT dururken) ve biz kargoyla kose kapmaca oynuyoruz resmen. Cuma gunu kapiya kagit birakmislar, cumartesi saat 18.30 civarında ariyorum, cevap yok. Sonra is, guc hali unuttum dun aramayi. Bugun halam Ankaradan beni ariyor, sirket onlara bildirmis, bende kargoyu ariyorum ve aramizda aynen su konusmalar geciyor.
- Merhaba ben niffea, kargo takip numaram su, tekrar ne zaman getirebilirsiniz eve?
-Bir kere eve gelmis, yokmussunuz, subeden almanız gerekiyor (Eve teslim olmasi icin parasi odenen bir kargoyu ben neden gidip subesinden aliyormusum?? ic ses: Bunlari sesli sorsana nym!!)
- Peki kacta kapatiyorsunuz?
-7 gibi (!)
- Ama ben ancak 8 civarinda orada olabiliyorum.
-Bugun almazsaniz geri gondericez.
-Tamam da bugun alamazsam da yarin bi sekilde alicam gondermeyin lutfen.
-Hayir gondericez!!!
-Peki benim yerime baska biri alabilir mi.
-Evet alabilir ama kimliginizi getirmesi gerekiyor.
-Ama ben bugun isyerindeyken kimligimi nasil ulastirabilirim. Bari kardesim gelip alsin.
-Peki olur..(Lutfettiniz!)
-Tesekkurler, iyi gunler.
-.......

Tabiii ben bu sirada kardesime, ev arkadasima ulasmaya calistim ama malesef alamadik kargoyu. Simdi cildiriyorum yine, sadece bir davetiye, kagit parcasi yani...Sanki bi gun daha kalsa sirketi havaya ucuracak. Ama tek bu degil, ben her zaman kargo sirketlerine kil olmusumdur... Simdiye kadar hic problemsiz bi sekilde teslim alamadim kargomu. Buradan yetkililere sesleniyorum. Biraz daha anlayis!!!!

31 July, 2007

cok ozledim


Liseye geri donmeyi, yeni gelen Julia Roberts filmini izlemek icin Cumartesiyi beklemeyi, ne giyinecegimi gunler onceden dusunmeyi, Cumartesi arkadaslarla Metro sinemasi onunde ya da Gulbahcesinde bulusup yemek yemeyi, sonra kendimi kaloriferli sinema salonuna atip, ustumdeki kat kat montu-atkiyi cikarmayi, filmi buyuk bir heyecanla izlemeyi, film bitiminde bagira cagira yorum yapmayi, sinema cikisinda buz gibi havada agzimdan cikan dumanlari, kosebasindan aldigimiz kestaneyi, en son (paramiz kaldiysa) toka ya da yeni bir baklavali corap almayi(!), sonra duraga yuruyup dunyanin en mutlu ve en ozgur insaniymis gibi otobuse binip eve gitmeyi ozledim;)

22 July, 2007

yeter artik


Bu insanlar nasil akillanacak? Kendilerinden caldiklarini, secim zamaninda 2 paket komur, un vs olarak 'yardim' olarak verenlere ne zaman kanmayacak? Merak ediyorum. Soylenecek hic bisey yok. Ulkedeki insanlarin yarisi bunlara oy veriyorsa, biz de bu sekilde yonetilmeyi hakediyoruz demektir. Ben sadece 'oy vermeyenleri, ve de %0,50 lik, 2 lik 3 luk partilere oy verenleri kiniyorum.


Hasan Pulur'u cok severim, yazilarinin altina kendi imzami atabilirim. Asagidaki yazisi da ilerde bu secimleri hatirlayinca aklimda kalmasini istedigim bir yazi, o yuzden blogumda olmasini da istedim:)


Yüzde 50'ye
saygılarla...
BRAVO aziz milletime, Aferin yüce milletimize, Şükranlarımızla birlikte takdirlerimizle... Tabii hepsine değil, bir bölümüne...

Demek onların laiklikten yana bir korkuları yokmuş, zaten destekledikleri AKP Genel Başkanı Erdoğan, bir tarihte

"Laiklik elden gidecekmiş diyorlar, eeee millet isterse gider!" dememiş miydi?

İşte o gün, bugündür...

Güle güle laiklik!Millet daha ne desin!

***

Oh çok şükür, bundan sonra "türban" diye bir sorunumuz kalmaz, herkes başını örter, gider okula, fakülteye, mahkemeye, daireye...

Çankaya'ya türbanlı "first lady" çıkamazmış.

Niye o!Millet, laikliğe güle güle dedikten sonra, Çankaya'nın örtüsü, türbanı mı kalırmış?..

Bırakın başörtüsünü, türbanlı meselesini...

Siz "Şeyini şey ettiğimin şeyi!" diyen Meclis Başkanı'na bugüne kadar katlanmadınız mı?

Bundan sonra da katlanıverin ne olacak?

Daha nelere katlanacaksınız, hele bekleyin!

***

BU yazının hiçbir cümlesinde, istihza, ironi yoktur.

Bu gidiş, bugüne kadar eleştirdiğimiz ya da eleştirilen sorunların, sandığımız kadar seçmenin nezdinde itibarı olmadığının delilidir.

Hele öyle "gemiymiş, gemicikmiş" gibi safsataların kimsenin aklını karıştırmadığı, onların "teşehhüt miktarı" kadar düşünülmediği ortadadır.

Hele hele "Al ananı git!" lafı kimsenin kılına bile dokunmaz.

***

EĞER bir ülkenin yarısı böyle düşünüyorsa "Cumhuriyetin elden" gittiği ya da gideceği endişesini asla paylaşmıyorsa, geriye kalanlara seyretmek düşer.

***

AMA unutulmamalıdır ki, bu memlekette böyle düşünmeyenler de vardır.

Bugün yüzde elliyi alanlar, geri kalanın da bu ülkenin insanı, vatandaşı, yurttaşı olduğunu bileceklerdir.

Bilmezlerse ne olur?

Demokratik hukuk devleti olmaz.

***

ÇOK mu önemli?

Onda da haklısınız, "laiklik" elden giderse...

Hani geçenlerde yazdık.

Burdur-Isparta maçında, Burdur maçın başında ilk golü atınca

Ispartalılar başlamışlar bağırmaya:

"Biz bu golü saymeyoz!

"Burdurlular da karşılık vermiş:"Sayceniz, sayceniz, sayceniz!"

Biz yüzde elliyi sayacağız, onlar da küsuratı...

***

HAAA az kaldı unutuyorduk, yeminli Deniz Baykal muhalifleri, sizden ne haber?Deniz Baykal var diye oy vermediniz, hayırlı olsun!


17 July, 2007

Zinnur



Cumartesi gunu Pangaltinda yururken zamanim da vardi ve sevdigim bir kitapciya girdim (sanirim ismi Nostalji). Genelde kitaplarimi internetten aliyorum ama bazen kitapci gezmek de istiyor canim. Oyle ne aradigimi bilmeden raflara bakiyordum o zaman buldum bi kitabi. Aslinda her zaman yanimdaki not defterinde istedigim kitaplar listesini tasirim ama o gun bakarak bir kitap secmek istedim ama hayal kirikligina ugradim. Yandaki kitabi aldim. Arkasini okudum, baktim akici da bir kitaba benziyor, dedim bu sicak havada otobuslerde oyle agir kitap okunmaz ve aldim. Arkasinda "Zinnur, ne sadece bir kadın romanı, ne sadece bir gerilim,korku romanı... Yepyeni bir şey... Kadın gerilim gibi...”Habercinin yolculuğu; “hayatın sırları”nı insan ilişkilerinin “manşet” aralarında çözmeye doğru çıktığı bir yolculuksa... Ve o haberci kadınsa... Kadına dair sırların çözümünde yolculuğun (ya da bilmecelerin) sonu gelmiş demektir... Türkiye'de televizyon haberciliğinin 'sessiz' kahramanlarından Ayhan Bölükbaşı'nın romanı, iki kadın, hayatın labirentlerinde gizemli bir yolculuğa çıkarıyor... " yaziliydi.

Bu sabah ise gelirken bitirdim kitabi ama akici olsa da cok anlamsiz geldi bi cok sey. Birbirinden ayrik bir suru olay. Bekliyorum ki sonunda kadini bu kadar delirten her sey acikliga kavusacak. Sonra bi baktim sonu gelmis. Tamam beklemedigimiz bi seyler oluyor ama kitabin sonuna kadar ayrintisi verilen bi suru detay kordugum oluyor, hic bir alaka kuramadan bitiyor kitap. Hic bekledigim gibi degildi malesef. Tavsiye etmem. Siz bilirsiniz yada:))

16 July, 2007

Barbeku, kahvalti, yeme-icme



Gecen hafta isyerinde mangal yaktik:) Evet komik ama oyle. Bizim isyeri kocaman bir nakliyat tesisi oldugu icin bahcede barbeku yaptik. (biz Adanalilar mangal deyip durduysak da patronumuz ingilizce olrak barbeku dedigi icin oyle kaldi) Agziniz sulanacak ama o gunden bir fotograf koyuyorum.Adanadaki gibi kebap yok ama biz de tavuk, kofte va mantardan olusan bir ziyafet cektik kendimize.. Yandaki fotografta Dino ve ben patates salatasi yaparken:) Is arkadaslarimdan biri cekti fotoyu, kaymis biraz ama flu olmasi hosuma gitti..



Haftasonuna donersek, aslinda anlatacak o kadar cok sey var ki. Gecen hafta ben gelinlik isimi hallettim. Bastan beri cok begendigim bir gelinlik vardi Akayda. Ama fiyati bir gece giyilecek bisey icin cok yuksekti, o yuzden biz de diktirmeye karar verdik. Gecen hafta da annelerle birlikte eminonune gittik. Tum kumaslari aldik. Hepsi cok icime sindi, umarim dikildikten sonra da oyle olur. Ben tac takmak istiyordum hep, ve cok degisik guzel bir tac buldum. Gerci bulana kadar da ayaklarimiza kara sular indi ama olsun, degdi. Oyle sunnet cocuklarinin taktigi gibi ortada sivrilen bir tac degil, cok sade ve agir:) Neyse iste bu hafta da olcu vermek icin terziyle bulustuk. Basladi artik hizli kosusturma. Onun disinda hafta sonu Dinoda kaldim. Kurabiye, borek yaptik binbir zorlukla ( dino eve yeni tasindigi icin uzun bir elektrik problemiyle karsilastik ve de elektrikci cagirmak zorunda kaldik, aksamin o vaktinde tum sigortalar degisti, bir yandan yumurtasi bile surulmus borek bir kosede, diger yandan dino obur odada hararetli bir telefon konusmasi yapiyor) Eee malesef bu kadar moralle de yaptiklarimizin fotografini cekemedik:( Ama tadlari damagimizda:P Yaptiklarimizi yerken de bari Dexter i( http://www.22dakika.org/yazi/dexter-tanitim) izleyelim dedik, divx olarak cekilmis, onu da izleyemedik:( Ama pazar gunu ben evde diziyi izlemeye basladim, gayet degisik gorunuyor..



Pazar gunu de isyerindeki arkadaslarla Kanlica'da Paysage isimli guzel bir yere kahvaltiya gittik. (kardesim ogrenciyken yillarca Kanlica da oturdu ve ben oradaki mekanlari karsiya tasindiktan sonra ogrendim:) O kadar guzel ve huzurlu bi yerdi ki. Tepede, Hidiv Kasrina yakin bi yerde, mukemmel bir kahvalti ettik.Garsonlar cok ilgiliydi, manzara harikaydi. Daha sonra da Kasra ciktik, hava cok guzeldi, sevgilim elinden fotograf makinesini hicc birakmadi. Bende o bu kadar guzel fotolar cekmisken buraya koyim dedim:))


10 July, 2007

Kullanmadigimiz giysiler

Ben de kullanmadigim giysilerimi verecek yer ariyordum, Adanadayken anneanneme verirdim ve o da ihtiyaci olanlara verirdi. Ancak burada ne yapacagimi sasiriyorum. Tansas bir kampanya baslatmis. Ayrintilar asagida:

"Evinizde gardırobunuzda duran ama giymediğiniz giysilerle Güneydoğu'daki yoksul insanlara yardım etmek elinizde! Deterjan markası Ariel ile market zinciri Tansaş, ÇATOM'un da (Çok Amaçlı Toplum Merkezleri) desteğini alarak bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında 22 Ağustos'a kadar Tansaş mağazalarındaki kutularda hafta sonları toplanacak kullanılmış giysiler, Ariel tarafından temizletilerek Güneydoğu Anadolu'da ihtiyacı olanlara dağıtılacak.Güneydoğu'yla paylaşınToplanan giysiler; GAP kapsamındaki 9 ilde yoksul alanlardaki kadınlara ve çocuklara yönelik hizmetlerin verildiği topluma dayalı merkezler olan ÇATOM tarafından belirlenecek ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak. Böylece binlerce kişi 'paylaşmanın' mutluluğunu yaşayacak.
Tansaş mağazalarına giysilerini getirenler, ihtiyaç sahiplerini mutlu etmenin yanında 2 YTL değerinde Ariel hediye çeki de kazanacaklar. Yapılan her bağış karşılığında kasa görevlilerinden alınacak bu çekler, bir sonraki Ariel alışverişlerinde geçerli olacak ve her Ariel ürünü için bir tane çek kullanılabilecek. "

*Belki isinize yarar:)

05 July, 2007

komple sagiriz


Inanamiyorum yaa ayrica benim kulaklarim mi yanlis isitiyor diyorum. Nedir bu sarki yaa. Daha kotusu olabilir mi? Her sarki soyleyen kaset cikarabilir mi? Boyle sarki sozu olur mu? Ve dahasi. Hepsi Burak Kut'un komple tikiyiz adli sarkisini anlatiyor:)Ruhsal misyonu olan 'sanatcinin' bugun sabah gazetesinde olan bir roportajini okudum. Yorumsuz olarak bazi bolumlerinden alinti yapiyorum:

"Yüzde yüz sevgiyle hazırlanmış, çok emek verilmiş bir albüm. Yaklaşık iki buçuk yıllık bir stüdyo aşaması var. Aslında 15 yıllık müzikal kariyerimin en uzun süreli çalışması diyebilirim. Şunu da söyleyebilirim, başından sonuna kadar dinleyebildiğim bir albüm. Ben kendimi dinleyicilerin yerine koymaya çalışırım. Müzik yaparken, aşırı titiz olduğum için beğenmem çok önemli, bu yüzden bu kadar gecikti."
"* Bir anda patlamıştınız...
Evet, evimden çıkamıyordum, kapının önüne insanlar toplanıyordu. Camdan elimi çıkardığım vakit çığlıklar kopuyordu. Bu enteresan bir duyguydu, bu duyguyla yüzleşmek hayli vakit aldı.

* O nasıl bir duyguydu?
Oyun gibi! Cep telefonları henüz yoktu, telesekreterli bir telefonum vardı evde. Sabahları kalktığımda telesekretere düşen mesajlar yüzünden hat alamıyordum. Çuval dolusu mektup geliyordu. Çok enteresan bir duyguydu. Bu yaşadıklarımdan dolayı memnuniyetsizlik duymuyorum, ama psikolojisi tuhaf. Hâlâ gönüllerini, hayatlarını bana endeksleyen insanlar var, hâlâ da buna alışmaya çalışıyorum."

"* Şarkı sözü yazmak için özel bir yönteminiz var mı?
Biraz matematiksel kurgu var işin içinde. Bir de duygularınızı serbest bırakmakla ilgili. Aslında, bilimsel bir tarifi yok. Bazı şarkıların iki senede bittiği de oldu, bir gecede çıktığı da. O boyuta girdiğinizde gelecek bir şey varsa gelir! "
(http://www.sabah.com.tr/gny/haber,832AAD4E501D483398A777C8D6FEDD0B.html) ***

Soyleyin ben mi sagirim???



***surada yazip arkasina bu linki koymayi bir turlu beceremedim:(

04 July, 2007

portakal suyu

>
Bu ne yaa yaz geldi, postlar azaldi. Gun icinde bir ara verme ihtiyacim oldugunda takip ediyorum bloglari. Ama sicaklar basladi yazilar azaldi:( Bakiyorum surekli yeni yazilar varmi diye? yok:) Benim de yazasim gelmiyor.Bu aralar surekli evlilik isleri var, alis-veris cok olmasa da kafamda bi suru sey var. Bu hafta sonu annemlerle ikeaya gidiyoruzzzz:)

Bu arada ben her zaman kisi daha cok severim, soooyle cumartesi sabahlari televizyon karsisinda kareli battaniyenin altinda yatmayi. Elimde de taze portakal suyu ve tost olucak. Bu arada Dino bana tost makinesi almiiss.. Cok sevindim, ben de bir tane portakal skacagi alcaam. Ama Kazim Bufe'de* olandan istiyorrrummm.(bizim evdeki elektrikli ama ben hep bufelerde olanlari begenmisimdir:))

*Adana'da Gazipasa'daki parkin kosesinde bulunan bufe. Parasizlikta, geceleri ictikten sonra vs. zamanlarda gidilen ve tadina doyulmayan yer:)

02 July, 2007

gidemem..




Bazen daha fazladır her sey
Bi esikten atlar insan
Yüzüne bakmak istemez yaşamın
O kadar azalmıştır ki anlam
O zaman git hemen radyoyu aç bi sarkı tut
Ya da bi kitap oku mutlaka iyi geliyor
Ya da balkona cık bağır bağırabildiğin kadar
Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor
Ama fazlada uzulme hayat bitiyor bir gün
Ayrılıktan kaçılmıyor
Hem cok zor hem de cok kısa bir macera omur
Ömür imtihanla geçiyor
Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
Unutmam acı tatlı ne varsa hazinemdir
Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem
Acıdan geçmeyen sarkılar biraz eksiktir
Bi siirden, bi sözden
Bi melodiden, bi filmden
Geçirip güzelleştirmeden dayanmak zor
Yıldızların o isikli fırçası azıcık değmeden
Bu sahane hüzün tablosu tamamlanmıyor..

24 June, 2007

konser, film vs...



Persembe gunu Taksimdeki Aksanat'ta Xuefei Yang'ı (en ust sol:) dinlemeye gittim.Aslinda sevgilimle gidecektik bu klasik gitar konserine ama onun calismasi gerektigi icin ben baska bir arkadasımla gittim.Emmo ile gitmek isterdim cunku kendisi de cok iyi klasik gitar calar ve onun elestirilerini de duymak isterdim. Ama ben yine de son eglendim ve cok begendim Xuefei'yi.(nasil okunur cok merak ediyorum:) Salon da kucuk ve guzeldi.Aklıma universitedeki Guzel Sanatların (saatli binanın) salonunu geldi.Ilk defa Turkiye'ye gelmis sanatci.Konserin basinda merhaba demeye calisti diyemedi sonra utanarak soze İngilizce devam etti.Asturias'la basladi konser. Arada Tarrega ve Bach da caldi.Ama bitirisi Koyunbaba ile yapti.Turkce konusmayi bilmemesine ragmen koyunbabayi cok guzel telaffuz etti ve de tam Turk ezgilerini hissederek caldi.Bu parca Carlo Domeniconi’nin (sanırım bir Italyan).Uzun bir sure Istanbulda yasamıs ve burada bestelemis bu parcayi. Cok hosuma gitti uluslararası bir sanatcidan boyle bir eseri dinlemek:)-Boyle bir eserin yazilmasi bile guzel.




Haftasonu CNN Turk'de Secmek ya da Secmemek diye bir program izledim.(Gurgen Oz sunuyordu) Sokakta genclere secim konusunda ve kime oy verecekleri konusunda sorular sordu. O kadar uzuldum ki verilen cevaplara.Kimsenin bi seyden haberi yok.Cevaplari o kadar bos ki. Bi tanesi oy verecegi kisinin Turkiye'nin bi cok yerine futbol sahasi yapmasini istiyor. Bir digeri kayak parklari istiyor (hep Besiktas'taki parktan sıkılmıslar artık) vs vs. Bu sekilde istekler devam ediyor.Eger bu sekildeyse o zaman basimizdakilerin yaptirdiklari da gayet mantıklı. Biliyorsunuz Istanbul'a milyonlarca dolara hayvanat bahcesi yaptırılacakmis.Butun altyapı, deprem vs. problemler bitti o yuzden sıra bunlara geldi tabii.Gecende Nihatı dinlerken soyledi ki haklıydı: Darıca'da hayvanat bahcesi var, herseyi de hazir, orasi degerlendirilse denildi, Nihat da o zaman kime ihale verilecek, nasıl paralar kazanılacak dedi. Baska diyecek bise yok.Bende gecen aylardaki bir postumda oradan bahsetmistim, ulasimi cok zor ve hayvanlar cok kotu durumda diye.Keske orasi icin bir seyler yapılabilse:( Yenisi icin ayrılacak paralar da buranın daha onemli sorunları icin ayrilsa... Ahhh ahh neyse..





Dun 'Beynelmilel'i izledim.(sonunda) Cok guzeldi.1982'de Adıyaman'da geciyor film. Gece sokaga cikma yasagi oldugu sırada yakalanan bir calgıcı grubunun askerler tarafından yakalanarak 'orkestra' ismi altında resmi bir gruba donusturulmeleriyle basliyor.(orksetranın kostumleri super)Orkestra sefi Abuzer ve kızı Gulendam da bas karakterler.Sıkı yonetim doneminde konseyin Adıyaman'a gelecek olmasi dolayisiyla orkestra bir yandan hazırlık yaparken, Gulendam ve devrimci sevgilisi Haydar da diger taraftan hazırlık yapıyor. Etkileyici bir filmdi.Bu arada film Tarsus, Mersin ve Adana'da cekilmis.Tanidik bir yerler aradim, goremedim.Ama tanidik yuzler gordum..(Bu arada Kahtalı Mıcı'nın sarki soyledigi sahne cok hosuma gitti:)




Boyle iste. Pazar oldu yine, Pazartesiye hazırlıklar beasladı. Herkese iyi haftalar..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...