Showing posts with label güncel. Show all posts
Showing posts with label güncel. Show all posts

16 December, 2012

Bir Pinhani Konseri


Ne kadar sosyalim Allahım son 1 ay içinde hem tiyatro oyunu hem de konser.. Yeni doğum yaptığım zaman bu günleri rüyamda bile göremezdim ama gün geçtikçe hayat normale dönüyor, en azından yaklaşıyor:)

Koza'nın doğum günü için annem Adana'dan gelince hazır Koza'yı bırakacak birisi de varken ben de yeni açılan Bahçeşehir Kültür ve Sanat merkezinde Pinhani konseri için bilet aldım.Öncelikle yakınımızda böyle bir salon açıldığı için o kadar mutluyum ki, keşke daha fazla etkinliğe katılabilsem ama sanırım kızım büyüdükçe o da olacak. Her haftasonu çocuk oyunları oluyor onlarla başlarız sanırım gezmelere:P

Herneyse konsere gelecek olursa, Pinhani'nin ilk albümünü 2006'da yeni çıktığında tesadüfen keşfetmiş ve eski işyerime giderken yolda (Kurtuluş-Haramidere arasında) her notasını severek dinlemiştim. Sonra Kavak Yelleri dizisinde ve herkesin ağzında duymaya başladım ama yine de kendilerine olan sevgim hiç azalmadı.

Konser o kadar güzeldi ki, her nota,  her enstrüman, her grup elemanı, her şarkı o kadar güzeldi ki. O kadar eğlendim ki. İyiki böyle güzel müzik yapan insanlar var ülkemizde. Konserde arka taraftan sürekli bağıran, laf atan, yaşı 14-15 pek geçmeyen şımarık bir grup genç bile konserin güzelliğini azaltamadı. (Ben çok mu yaşladım!-- yok yok bunlar hakikaten çok şımarıktı) Hatta umarım doğru düzgün bir kız çocuğu yetiştiririm diye de içinden çokça geçirdim..

Umarım bu grup yeni albümler yapar, ben de severek dinlerim.. Kimbilir belki ilerde bir gün kızımla başka bir Pinhani konserine daha gideriz :)

18 September, 2011

Farkına varalım


Geçen hafta çalıştığım şirkettteki bir etkinlik nedeniyle Ataköy'deki Türkiye Omurilik Felçlileri Derneğini ziyaret ettik. Gün içinde tekerlekli sandalye kullanmanın zorluklarını öğrendik, dernekte bulunan atölyeleri gezdik, müzik gruplarını dinledik. Birlikte vakit geçirdik. Birşeylerin farkına vardık!

Derneğin bahçesinde tekerlekli sandalye kullanacaklar için bir parkur var, burada denemeler yapıp öyle sokağa çıkıyorlar. Çünkü ülkemiz malesef engellilerin kendi başlarına günlük hayatlarına devam edebilmeleri için çok elverişli bir yer değil. Bu parkurda düz yol, çakıltaşlı yollar, vapurun girişine konulan düzenekler, yokuşlu yollar, mazgallı yollar gibi bizim için günlük hayatın bir parçası olan ama tekerlekli sandalye kullananlar için engel teşkil eden bölümler var, burada çalıştıktan sonra sokağa çıkabiliyorlar.

Ayrıca kendilerine ait, tekstil (dokuma, dikiş, baskı), grafik vb atölyeleri var, burada da dışardan işler alarak dernek bütçesine katkıda bulunuyorlar. (aklınızda bulunsun!)

Ben iyiki gitmişim dedim, günlük saçma sapan şeylere üzülürken insanların ne dertleri olduğunu görüp halime şükrettim. Günlük hayatımı kendi başıma sürdürebilmenin, ihtiyaçlarımı tek başıma karşılayabilmenin ne büyük bir nimet olduğunu gördüm. Ayrıca bundan sonra elimden geldiğince de böyle derneklere destek olmamız gerektiğini de bir kez daha anladım. İlk olarak burada yazarak belki okuyan birkaç kişinin ilgilenmesini sağlamakla başlayabilirim:)

26 November, 2010

Açık kitap dinleyicileriyle buluşuyor

Bir aksilik olmazsa ben de orada olacağım:)



15 yıllık Açık Radyo macerası bir kitaba dönüştü. Ressam Mehmet Güleryüz kitabın sınırlı sayıdaki özel baskılarını ayrı ayrı ve tek tek resimledi. Büyük bir ansiklopedik sözlük formatında, maddelerden oluşan Açık Kitap, Açık Radyo’nun yazılı ve sesli arşivinin taranması, radyonun programcı ve dostlarının yazdığı makalelerin derlenmesiyle bir araya geldi. 750 Sayfalık kitapla yaklaşık 180 yazar-çizer-sanatçıdan 550’ye yakın madde yer alıyor. Kültür, sanat, spor, siyaset, tarih, bilim, çevre, gündelik yaşam gibi pek çok konuda yazının yer aldığı kitap Açık Radyo’nun kapsama alanları ve “hassasiyet noktaları”nı ilk kez bir araya getiriyor. Açık Radyo’nun kadim dostlarından ve destekçilerinden ressam Mehmet Güleryüz, 3,000 adet basılan Açık Kitap’ın özel kanvas kapaklı ilk 150 adedini ayrı ayrı, tek tek ve rengârenk resimledi. Bu özel edisyonlar ay sonunda satışa çıkarıldı.


Yazı buradan alınmıştır..

Doğan Hızlan da burada anlatmış:)

12 September, 2010

12 Eylül 2010


Yazacak çok şey var ellerim bi türlü yazmıyor ama bugünü not etmek istedim bloguma öncelikle güzel olanı. 2010 Dünya Basketbol şampiyonasında zorlu takımları eleyip Amerika ile final oynayacağız bugün. Tüm maçları büyük bir heyecanla izledim ama en son yarı final maçında Sırbistan ile son saniyeye kadar ettiğimiz mücadeleye kalbim zor dayandı. Bugün ne yaparım bilmiyorum, dua ediyorum elimden gelen bu:)) 12 dev adama bol şans diliyorum.

Bir diğer önemli olay ise anayasa değişikliği için referandum vardı bugün. Şeker bayramı tatilinin son günü olması sebebiyle % 77lik bir katılım oldu ve % 58 evet oyuyla (bu postu yazdıgım anda sandıkları %99u açılmıştı) kabul edildi.. Demokratik hukuk devletimizin vatandaşlarından bu sonuçlar çıktı.Çok üzgünüm..

** Fotograf buradan.

08 January, 2010

2010 El kitabı

Bu yazı mail olarak geldi ve hoşuma gitti. Sizinle de paylaşmak istedim:)




SAĞLIK:


1. Çok su için.
2. Kahvaltıyı kral, öğle yemeğini prens ve akşam yemeğini de dilenci gibi yiyin.
3. Ağaçlarda ve bitkilerde yetişen yiyecekleri daha çok ve fabrikalarda üretilen yiyecekleri daha az yiyin.
4. 3 E ile yaşayın -- Energy, Enthusiasm, and Empathy (enerji, heyecan ve duygu paylaşımı).
5. Meditasyon, yoga ve dua yapacak zaman yaratın.
6. Daha çok oyun oynayın.
7. 2009'de okuduğunuzdan daha fazla kitap okuyun .
8. Her gün en az 10 dakika sessiz olarak oturun.
9. 7 saat uyuyun.
10. Hergün 10 - 30 dakika yürüyüş yapın. Ve yürürken gülümseyin.


KİŞİLİK:


11. Hayatınızı başkalarınki ile karşılaştırmayın.
Onların seyahatinin ne hakkında olduğuna dair hiçbir fikrin yok.
12. Kontrol edemeyeceğiniz olumsuz düşüncelere veya şeylere sahip olmayın.
Bunun yerine enerjinizi olumlu şekilde şu an için harcayın.
13. Kendinizi fazla abartmayın; sınırlarınızı bilin.
14. Kendinizi çok da ciddiye almayın; kimse yapmıyor.
15. Kıymetli enerjini gevezelikle, dedikoduyla boşa harcama.
16. Uyanık iken daha fazla hayal kurun.
17. Kıskançlık, çekememezlik zamanın boşa harcanmasıdır. İhtiyacınız olan herşeye zaten sahipsiniz.
18. Geçmiş meseleleri unutun. Partnerinizin geçmiş hatalarını hatırlatmayın.
Bu durum mevcut mutluluğunuzu bozar.
19. Hayat, birisine kin duyarak zamanı boşa harcamak için çok kısadır. Kimseden nefret etmeyin.
20. Geçmişinizle barış yapın ki, şimdiki zamanı bozmasın.
21. Senden başka hiç kimse senin mutluluğundan sorumlu değildir.
22. Hayatın bir okul olduğunu ve öğrenmek için burada olduğumuzu unutmayın.
Problemler, cebir dersi gibi gelip giden, ancak aldığımız derslerin bir ömür boyu devam ettiği eğitim programının bir parçasıdır.
23. Daha fazla gülümseyin ve gülün.
24. Her tartışmayı kazanmak durumunda değilsiniz. Aynı fikirde olmamak için anlaşın.


SOSYAL YAŞANTI:


25. Ailenizi sık arayın.
26. Her gün diğerlerine iyi bir şey verin.
27. Herkesi herşey için affedin.
28. 70 yaşından büyük ve 6 yaşından küçük kimselerle vakit geçirin.
29. Hergün en az 3 kişiye gülümseyin ve tanımadığınız en az 1 kişiye "GÜNAYDIN" deyin.
30. Başkalarının senin hakkında ne düşündüğü seni ilgilendirmez.
31. Hasta olduğun zaman işin sana bakmamalı. Arkadaşların bakmalı.
Onlarla temasta olun.


HAYAT:


32. Doğru şeyi yapın!
33. Faydalı, güzel veya neşe dolu olmayan herşeyden uzak durun.
34. TANRI herşeyi iyileştirir.
35. Bir durum iyi veya kötü olsun, nasılsa değişecektir.
36. Nasıl hissettiğinizin önemi yok, haydi kalkın, giyinin ve ortaya çıkın.
37. En iyisine henüz sıra gelmedi.
38. Sabah canlı olarak uyandığınız zaman, bunun için TANRI'ya şükredin.
39. Maneviyatınız daima mutludur. Öyleyse mutlu olun.

SONUNCU ANCAK ÖNEMLİ:
40. Lütfen bu dilekleri önemli saydığınız herkese iletin….

09 November, 2009

10 Kasım Benim En Büyük Yasım



Bursa Nutku


Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.


Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”


İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!












Son zamanlarda

Yine bir sürü şey hakkında yazmak istiyorum bloguma ama fırsatım olmuyor sonra da gündem değiştikçe kaçıp gidiyor aklımdakiler.. Domuz gribi aşısı fiyaskosu, GDO'lu yiyecekler, araya sıkışan zamlar vs vs .. Ama Aslı'yı takip ediyorum.. Çok uzun süredir okurum kendisini ama son zamanlarda blogunu sık güncelliyor ve yazmak isteyip kelimelere dökemediklerimi ondan okuyorum:) Siz de okuyun..

27 October, 2009

Iphone


Internette gezinirken bu telefonu gordum ama gercek olduguna inanamadim once.. Sonra gercek oldugunu ve hatta su sitede satildigini da gordum.. Guldum:) Firmanin web sitesi ise surasi. Komikmis gercektenn.

22 September, 2009

Kazanan Yalnızdır



Geçen gün D&R'a gittiğimde kasada karşılaştım bu kitabın reklamıyla. Bana güzel bir fikir gibi geldi sizinle de paylaşmak istedim. Kitabın ilk sayfalarını küçük bir kitapçık halinde basmışlar.



Daha önce de fikrimühimde Canan Tan'ın Yüreğim Seni Çok Sevdi'si için de böyle bir kampanya vardı online olarak. O da güzeldi..

Kitaplar için bu şekilde promosyonlar görünce hoşuma gidiyor. Daha da iyileriyle karşılaşırız umarım:)

19 September, 2009

C&A Ganimetlerim




Hiçbir mağaza için ön yargım yoktur her yerden kendime uygun bir şeyler bulabilirim. C&A de bu anlamda sevdiğim mağazalardan biri. Kardeşim bana şaşırıyor- o karmaşada nasıl bunları bulabiliyorsun diye ama buluyorum işte:) Mağaza deşmeyi sevdiğimi söylemiş miydim? Kenarda köşede tek kalmış bişeyleri, altlara sıkışmış küçücük ucuz bir bluzu hemen bulurum. Burnum iyi koku alır:) Bayram öncesi ganimetlerim bunlar işte. Yandaki babete yapıştım resmen. Bu yıl leopar çok moda ve artık herkeste var, malum ben de ayakkabıları çabuk eskitemem alıp- atmak da olmaz. İşte bu babetim yılan derisi gibi, hem leopar modasına uygun, hem de pek modası geçmeyecek bi parça.. Siyahla da krem rengiyle çok rahat giyilebiliyor. (aslında her renkle) Bir de daha önce C&A den aldığım pabuçların rahatlıgını bildiğimden tereddüt etmedim. Gerçekten de rahat çıktı, birkaç gündür ayağımda. Giysi mağazalarında satılan ayakkabılara karşı önyargım var ama C&A yi kesinlikle öneririm.
Bu arada babet (39 TL)



Bir de duramadım şu küpeleri aldım. Küpesiz evden çıkmamak gibi bir durumum var benim.. Mutlaka ama mutlaka küpe takarım. Hatta uyanamadıgım günler geç kalırsam diye çantamda duran acil durum küpelerim bile var. Herşeyle uyabilecek bir şeyler:) Tavuskuşu modelini de her yerde görüyorum ama tüylü olanları çok sık takabileceğimi sanmıyorum o yüzden üstteki tam bana göre:) Alttaki küpeyi de çok sevdim herşeyle takabileceğim cinsten...
(Üstteki küpe 6.90- alttaki ise 10.90 TL)


İşte benim bayramlıklarım bunlar:) Gerçi eşim çalıştığı için bi yere gidemeyeceğiz ama olsun ben de giyip evde otururum:))

11 March, 2008

Bogaz Koprusunde Indirim


Haberturk'un internet sitesinden okudugum bir haber

"Boğaz köprülerinde indirim
15 Mart'tan itibaren indirimli geçişler başlıyor.11.03.2008 10:56

Ulaştırma Bakanlığı'nın verdiği bilgiye göre, Fatih Sultan Mehmet ve Boğaziçi köprülerinden geçiş ücretlerinde indirim yapılmasına ilişkin hazırlıklar sürüyor.
Karayolları Genel Müdürlüğü, köprü geçiş ücretleri konusunda bir vatandaşın 1999 yılında açtığı ve geçtiğimiz günlerde sonuçlanan dava nedeniyle alınan indirim kararı doğrultusunda OGS ve KGS sistemlerindeki ayarlamalarını birkaç gün içinde tamamlayacak. Karayolları Genel Müdürlüğü, indirimli tarifeyi, 15 Mart Cumartesi gece yarısından itibaren uygulamaya koyacak. Yeni tarifeye göre, geçiş ücretleri yüzde 11 ila yüzde 13 arasında değişen oranlarda düşecek"


Haberi okuyunca cok sasirmistim.Cunku genelde (hatta her zaman) indirim degil zam haberleriyle karsilasiriz.Bu haberin altinda yatan sebep ise 1999'da bir vatandasin kopru ucretlerine yapilan zamdan sonra actigi dava imis.Davanin sonucunda ise indirime karar verilmis. (Biraz gec olmus ama) Tek bir kisinin baslattigi bir girisim hepimizi olumlu etkileyecek.


Bizim de surekli sikayetci oldugumuz konular var hayatta, ama her zaman 'amaannn onunla mi ugrasacam, ugrasicagima oderim, ya da beklerim, bi tek ben mi kaldim karsi koyacak, dava acacak gibi dusunup basimiza dert almak istemeyiz.' O yuzden ben cok takdir ettim bu kisiyi.


Aklima da su hikayeyi getirdi. (Lise hazirlikta hocamiz ingilizcesini dagitmisti bize. Onun Turkcesini buldum.Muhtemelen biliyorsunuzdur ama)


"Herkes, Biri, Herhangibiri ve Hiçkimse adındaki dört kişi hakkında. Yapılması gereken çok önemli bir iş vardı ve Herkes, Birinin bunu yapacağından emindi. Aslında bu işi Herhangibiri de yapabilirdi. Fakat Hiçkimse yapmadı. Bunun üzerine Biri çok kızdı, çünkü bu Herkesin işiydi. Herkes, Herhangibirinin bu işi yapacağını düşünmüştü, fakat Hiçkimse, Herkesin yapmayacağını bilmiyordu. Sonuçta Herhangibirinin yapacağı bir işi Hiçkimse yapmadığı için Herkes, Birini suçladı"


21 January, 2008

Neler oluyor?

Yine uzun suredir guncelleyemedim blogumu, bu surecte olan gelismeler sunlar oldu ki:

16 Ocak'ta İspanya dönüşü Esenboğa Havalimanı'nda bir açıklama yapan Başbakan RTE, türban tartışmaları için, ''Türkiye hala bu sorunu çözemiyorsa, bu özgürlükler noktasında ciddi sıkıntıdır. Bunu beraber aşarız. Yeni anayasayı beklemeye de gerek yok. Bunun çözümü çok kolay. Otururuz beraberce mutabık kaldığımız bir cümleyle bu çözülür" dedi.
(Uzuldum)

Ecevit'in arsivinden cikanlar:1961'de askerler Kürt sorununa çözüm üretmek üzere bir "Doğu Grubu" oluşturdu. Bu grup, bir "Doğu Raporu" hazırladı. Yıllar sonra, o koalisyonun Çalışma Bakanı Bülent Ecevit'in arşivinde bulunacak bu belgedeki "yapılacaklar listesi"nde göç önerisi vardı: "Bölgenin, kendilerini Kürt sananlar lehindeki nüfus strüktürünü Türk lehine çevirmek için, Karadeniz sahillerindeki fazla nüfusla, memleket dışından gelen Türkleri bu bölgeye yerleştirmek, kendilerini Kürt sananları bölge dışına hicrete teşvik etmek..."
(Daha bu sorun ne kadar surecek, kac kisi olecek, ne zaman cozum bulunacak acaba)

(Yeni satilan iktidar yanlisi kanalda cekilen diziye son verildi. Sinekli Bakkal dizisi yayindan kaldirildi basrol karakteri takkeliymis..Kimse bu olaylarin 1920 lerde yasandigini goz onune almiyor, cunku gunumuzde Istanbul'da hala takkeli insanlar var malesef..)"Şemsi İnkaya şöyle konuştu: "Durum mahalle baskısından sonra artık kanal baskısına döndü. 5'inci bölümünden sonra zaten dizinin bitirildiğini öğrendim. Yöneticilerin akılları başlarına diziyi izledikten sonra gelmiş. Bu kadar yıldır oyunculuk yapıyorum, bu durum çok acı geldi. Halide Edip Adıvar gibi bir yazarın 1920'li yıllarda geçen, kadın haklarını koruyan bir hikâyesini çekiyoruz ve bize 'Hayır' diyorlar. Demek ki, o dönemden bu döneme hiçbir şey değişmemiş."
(Diziyi izlemiyorum ama cok komigime gitti bu haber, olabilir mi boyle bisey.. Tabi kimse izlemesin takkeli insanlari, acaba gercek hayatta yakinda daha fazla gorecegiz bunlari etkilenmeyelim diye mi??)

"Youtube yine kapatildi, sanirim tekrar acildi (emin degilim)"

"Borsa endeksi dustu, dolar yukseldi, piyasalar her zamanki gibi altust"

"Buyuk bir haber sitesi turbanla ilgili bir anket yapiyor, sonuclar ne kadar guvenilir bilemem ama korkunc oldugu kesin" (Isterseniz siz de oy verin Haberturk'te)

"Dusen Isparta ucagindan sonra hemen hergun gazetelerde ucaklarla ilgili bir haber var: Ucak ker temizleme aleti yuzunden piste inememis tekrar havalanmis, ucak istanbul'a geri donmus, baska bir ucakla ucusa devam edilmis vs vs vs"

"Zaten birbirini vuran vurana hergun.Karisinin sevgilisi kocayi olduruyor, kocasinin sevgilisi katil tutuyor vb"

"Kus gribi geri donebilirmis"

"31.12.2007 itibariyle nufus sayimi aciklandi ve Istanbul nufusu 12 milyon cikmis.(Acaba kayitsiz olan nufus kac kisidir?)"

Neyse sabah sabah icim karardi blogumu da kararttim ama napiimmm, karanlik gunler yasiyoruz:(

14 January, 2008

Fuar ve Adana




İstanbul, Bursa ve İzmir’de her yıl kitap fuarları düzenleyen TÜYAP, geleneği 15 Ocak’ta ilk kez Adana’ya taşıyacak. 100 yayınevi ve 300 yazarın katılacağı Çukurova Kitap Fuarı’nda söyleşi, panel, sergi, şiir dinletisi gibi toplam 60 etkinlik yapılacak. Altı gün sürecek fuarın tamamına katılacaklar için Adana; Seyhan Nehri ve Gölü, tarihi evleri, nehir kıyısındaki yürüyüş yolları, şırdancıları, kebapçıları ve ciğercileriyle güzel bir gezi vesilesi. (Hürriyet Gazetesi, cuma eki..)

Düşündüm de, yıllar önce kardeşim İstanbulda okurken buraya geldigimde, saldırırdım her yere gitmek, her faaliyeti görmek için..Birinde Kanlıca'dan Tüyap kitap fuarına gitmiştik..Coook uzun bir yolculuktu.Ama degmistii.. Cok guzel kitapları cok ucuza almıstım..Hele de hafta içi bir gün olması, cok kalabalık olmayan bir ortamda saatlerce kitapların arasında gezme zevkini yaşatmıştı bana..Gazetede okudum, bu yıl ilk defa Adanada olacakmış kitap fuarı, keşke orada olsaydım da gidebilseydim..2 yıldır burada yaşıyorum ama daha önce misafir olarak geldigim kadar gezemiyorum...İşte küçük şehirde yaşamanın ayrıcalıkları bir başka güzel:)






*Bi kere gün içinde bir çok plan yapıp, bir çok yere gidebiliyorsunuz.

*Trafik nedir bilmiyorsunuz..
*(Özellikle de İstanbulu gördükten sonra) Hiç bir yer kalabalık degill..
*Herşey çok daha ucuz..(Gerçi giyim konusunda buraya haksızlık yapmayalım)
*Yeşil alan çok daha fazla..
*Herhangi bir etkinlik oldugunda (tiyatro, konser vs.) hemen haberiniz oluyor.Gitme şansınız buradakinden çok daha fazla oluyor..(Sevdigim bir çok ünlü her hafta bi yerlerde sahneye çıkmasına ragmen daha neredeyse hiçbirini izlemedim, ama Adanadayken öyle miydim:( )
*Gittiginiz kafe sayısı çok fazla olmadıgı için bir çok yerde tanınıyor ona göre bir hizmetle karşılanıyorsunuz.
*Alışveriş merkezi buralara göre az oldugundan mecbur dışarda plan yapıyorsunuz..
*Bir çok yere yürüyebiliyorsunuz..
*Daha anlayışlı insanlarla bir aradasınız..(büyük şehirlerde herkes patlamaya hazır bir bomba)
*Arkadaslarınızı ve akrabalarınızı daha az aksatıyorsunuz.
*Kendinize daha çok vakit ayırabiliyorsunuz.
*Yolda yürürken birileriyle karşılaşma olsılıgınız çok daha fazla..

Tabi bununla birlikte eksi yönleri de var, ama ben onları düşünmek istemiyorum:))
Adanayı özledim galiba yine.. (bir de kebabı - bulgur pilavsız olanından:))


**Ortadaki fotografı üniversitedeyken çekmiştim.Digerleri google'dan alınmıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...