31 July, 2007

cok ozledim


Liseye geri donmeyi, yeni gelen Julia Roberts filmini izlemek icin Cumartesiyi beklemeyi, ne giyinecegimi gunler onceden dusunmeyi, Cumartesi arkadaslarla Metro sinemasi onunde ya da Gulbahcesinde bulusup yemek yemeyi, sonra kendimi kaloriferli sinema salonuna atip, ustumdeki kat kat montu-atkiyi cikarmayi, filmi buyuk bir heyecanla izlemeyi, film bitiminde bagira cagira yorum yapmayi, sinema cikisinda buz gibi havada agzimdan cikan dumanlari, kosebasindan aldigimiz kestaneyi, en son (paramiz kaldiysa) toka ya da yeni bir baklavali corap almayi(!), sonra duraga yuruyup dunyanin en mutlu ve en ozgur insaniymis gibi otobuse binip eve gitmeyi ozledim;)

22 July, 2007

yeter artik


Bu insanlar nasil akillanacak? Kendilerinden caldiklarini, secim zamaninda 2 paket komur, un vs olarak 'yardim' olarak verenlere ne zaman kanmayacak? Merak ediyorum. Soylenecek hic bisey yok. Ulkedeki insanlarin yarisi bunlara oy veriyorsa, biz de bu sekilde yonetilmeyi hakediyoruz demektir. Ben sadece 'oy vermeyenleri, ve de %0,50 lik, 2 lik 3 luk partilere oy verenleri kiniyorum.


Hasan Pulur'u cok severim, yazilarinin altina kendi imzami atabilirim. Asagidaki yazisi da ilerde bu secimleri hatirlayinca aklimda kalmasini istedigim bir yazi, o yuzden blogumda olmasini da istedim:)


Yüzde 50'ye
saygılarla...
BRAVO aziz milletime, Aferin yüce milletimize, Şükranlarımızla birlikte takdirlerimizle... Tabii hepsine değil, bir bölümüne...

Demek onların laiklikten yana bir korkuları yokmuş, zaten destekledikleri AKP Genel Başkanı Erdoğan, bir tarihte

"Laiklik elden gidecekmiş diyorlar, eeee millet isterse gider!" dememiş miydi?

İşte o gün, bugündür...

Güle güle laiklik!Millet daha ne desin!

***

Oh çok şükür, bundan sonra "türban" diye bir sorunumuz kalmaz, herkes başını örter, gider okula, fakülteye, mahkemeye, daireye...

Çankaya'ya türbanlı "first lady" çıkamazmış.

Niye o!Millet, laikliğe güle güle dedikten sonra, Çankaya'nın örtüsü, türbanı mı kalırmış?..

Bırakın başörtüsünü, türbanlı meselesini...

Siz "Şeyini şey ettiğimin şeyi!" diyen Meclis Başkanı'na bugüne kadar katlanmadınız mı?

Bundan sonra da katlanıverin ne olacak?

Daha nelere katlanacaksınız, hele bekleyin!

***

BU yazının hiçbir cümlesinde, istihza, ironi yoktur.

Bu gidiş, bugüne kadar eleştirdiğimiz ya da eleştirilen sorunların, sandığımız kadar seçmenin nezdinde itibarı olmadığının delilidir.

Hele öyle "gemiymiş, gemicikmiş" gibi safsataların kimsenin aklını karıştırmadığı, onların "teşehhüt miktarı" kadar düşünülmediği ortadadır.

Hele hele "Al ananı git!" lafı kimsenin kılına bile dokunmaz.

***

EĞER bir ülkenin yarısı böyle düşünüyorsa "Cumhuriyetin elden" gittiği ya da gideceği endişesini asla paylaşmıyorsa, geriye kalanlara seyretmek düşer.

***

AMA unutulmamalıdır ki, bu memlekette böyle düşünmeyenler de vardır.

Bugün yüzde elliyi alanlar, geri kalanın da bu ülkenin insanı, vatandaşı, yurttaşı olduğunu bileceklerdir.

Bilmezlerse ne olur?

Demokratik hukuk devleti olmaz.

***

ÇOK mu önemli?

Onda da haklısınız, "laiklik" elden giderse...

Hani geçenlerde yazdık.

Burdur-Isparta maçında, Burdur maçın başında ilk golü atınca

Ispartalılar başlamışlar bağırmaya:

"Biz bu golü saymeyoz!

"Burdurlular da karşılık vermiş:"Sayceniz, sayceniz, sayceniz!"

Biz yüzde elliyi sayacağız, onlar da küsuratı...

***

HAAA az kaldı unutuyorduk, yeminli Deniz Baykal muhalifleri, sizden ne haber?Deniz Baykal var diye oy vermediniz, hayırlı olsun!


17 July, 2007

Zinnur



Cumartesi gunu Pangaltinda yururken zamanim da vardi ve sevdigim bir kitapciya girdim (sanirim ismi Nostalji). Genelde kitaplarimi internetten aliyorum ama bazen kitapci gezmek de istiyor canim. Oyle ne aradigimi bilmeden raflara bakiyordum o zaman buldum bi kitabi. Aslinda her zaman yanimdaki not defterinde istedigim kitaplar listesini tasirim ama o gun bakarak bir kitap secmek istedim ama hayal kirikligina ugradim. Yandaki kitabi aldim. Arkasini okudum, baktim akici da bir kitaba benziyor, dedim bu sicak havada otobuslerde oyle agir kitap okunmaz ve aldim. Arkasinda "Zinnur, ne sadece bir kadın romanı, ne sadece bir gerilim,korku romanı... Yepyeni bir şey... Kadın gerilim gibi...”Habercinin yolculuğu; “hayatın sırları”nı insan ilişkilerinin “manşet” aralarında çözmeye doğru çıktığı bir yolculuksa... Ve o haberci kadınsa... Kadına dair sırların çözümünde yolculuğun (ya da bilmecelerin) sonu gelmiş demektir... Türkiye'de televizyon haberciliğinin 'sessiz' kahramanlarından Ayhan Bölükbaşı'nın romanı, iki kadın, hayatın labirentlerinde gizemli bir yolculuğa çıkarıyor... " yaziliydi.

Bu sabah ise gelirken bitirdim kitabi ama akici olsa da cok anlamsiz geldi bi cok sey. Birbirinden ayrik bir suru olay. Bekliyorum ki sonunda kadini bu kadar delirten her sey acikliga kavusacak. Sonra bi baktim sonu gelmis. Tamam beklemedigimiz bi seyler oluyor ama kitabin sonuna kadar ayrintisi verilen bi suru detay kordugum oluyor, hic bir alaka kuramadan bitiyor kitap. Hic bekledigim gibi degildi malesef. Tavsiye etmem. Siz bilirsiniz yada:))

16 July, 2007

Barbeku, kahvalti, yeme-icme



Gecen hafta isyerinde mangal yaktik:) Evet komik ama oyle. Bizim isyeri kocaman bir nakliyat tesisi oldugu icin bahcede barbeku yaptik. (biz Adanalilar mangal deyip durduysak da patronumuz ingilizce olrak barbeku dedigi icin oyle kaldi) Agziniz sulanacak ama o gunden bir fotograf koyuyorum.Adanadaki gibi kebap yok ama biz de tavuk, kofte va mantardan olusan bir ziyafet cektik kendimize.. Yandaki fotografta Dino ve ben patates salatasi yaparken:) Is arkadaslarimdan biri cekti fotoyu, kaymis biraz ama flu olmasi hosuma gitti..



Haftasonuna donersek, aslinda anlatacak o kadar cok sey var ki. Gecen hafta ben gelinlik isimi hallettim. Bastan beri cok begendigim bir gelinlik vardi Akayda. Ama fiyati bir gece giyilecek bisey icin cok yuksekti, o yuzden biz de diktirmeye karar verdik. Gecen hafta da annelerle birlikte eminonune gittik. Tum kumaslari aldik. Hepsi cok icime sindi, umarim dikildikten sonra da oyle olur. Ben tac takmak istiyordum hep, ve cok degisik guzel bir tac buldum. Gerci bulana kadar da ayaklarimiza kara sular indi ama olsun, degdi. Oyle sunnet cocuklarinin taktigi gibi ortada sivrilen bir tac degil, cok sade ve agir:) Neyse iste bu hafta da olcu vermek icin terziyle bulustuk. Basladi artik hizli kosusturma. Onun disinda hafta sonu Dinoda kaldim. Kurabiye, borek yaptik binbir zorlukla ( dino eve yeni tasindigi icin uzun bir elektrik problemiyle karsilastik ve de elektrikci cagirmak zorunda kaldik, aksamin o vaktinde tum sigortalar degisti, bir yandan yumurtasi bile surulmus borek bir kosede, diger yandan dino obur odada hararetli bir telefon konusmasi yapiyor) Eee malesef bu kadar moralle de yaptiklarimizin fotografini cekemedik:( Ama tadlari damagimizda:P Yaptiklarimizi yerken de bari Dexter i( http://www.22dakika.org/yazi/dexter-tanitim) izleyelim dedik, divx olarak cekilmis, onu da izleyemedik:( Ama pazar gunu ben evde diziyi izlemeye basladim, gayet degisik gorunuyor..



Pazar gunu de isyerindeki arkadaslarla Kanlica'da Paysage isimli guzel bir yere kahvaltiya gittik. (kardesim ogrenciyken yillarca Kanlica da oturdu ve ben oradaki mekanlari karsiya tasindiktan sonra ogrendim:) O kadar guzel ve huzurlu bi yerdi ki. Tepede, Hidiv Kasrina yakin bi yerde, mukemmel bir kahvalti ettik.Garsonlar cok ilgiliydi, manzara harikaydi. Daha sonra da Kasra ciktik, hava cok guzeldi, sevgilim elinden fotograf makinesini hicc birakmadi. Bende o bu kadar guzel fotolar cekmisken buraya koyim dedim:))


10 July, 2007

Kullanmadigimiz giysiler

Ben de kullanmadigim giysilerimi verecek yer ariyordum, Adanadayken anneanneme verirdim ve o da ihtiyaci olanlara verirdi. Ancak burada ne yapacagimi sasiriyorum. Tansas bir kampanya baslatmis. Ayrintilar asagida:

"Evinizde gardırobunuzda duran ama giymediğiniz giysilerle Güneydoğu'daki yoksul insanlara yardım etmek elinizde! Deterjan markası Ariel ile market zinciri Tansaş, ÇATOM'un da (Çok Amaçlı Toplum Merkezleri) desteğini alarak bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında 22 Ağustos'a kadar Tansaş mağazalarındaki kutularda hafta sonları toplanacak kullanılmış giysiler, Ariel tarafından temizletilerek Güneydoğu Anadolu'da ihtiyacı olanlara dağıtılacak.Güneydoğu'yla paylaşınToplanan giysiler; GAP kapsamındaki 9 ilde yoksul alanlardaki kadınlara ve çocuklara yönelik hizmetlerin verildiği topluma dayalı merkezler olan ÇATOM tarafından belirlenecek ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak. Böylece binlerce kişi 'paylaşmanın' mutluluğunu yaşayacak.
Tansaş mağazalarına giysilerini getirenler, ihtiyaç sahiplerini mutlu etmenin yanında 2 YTL değerinde Ariel hediye çeki de kazanacaklar. Yapılan her bağış karşılığında kasa görevlilerinden alınacak bu çekler, bir sonraki Ariel alışverişlerinde geçerli olacak ve her Ariel ürünü için bir tane çek kullanılabilecek. "

*Belki isinize yarar:)

05 July, 2007

komple sagiriz


Inanamiyorum yaa ayrica benim kulaklarim mi yanlis isitiyor diyorum. Nedir bu sarki yaa. Daha kotusu olabilir mi? Her sarki soyleyen kaset cikarabilir mi? Boyle sarki sozu olur mu? Ve dahasi. Hepsi Burak Kut'un komple tikiyiz adli sarkisini anlatiyor:)Ruhsal misyonu olan 'sanatcinin' bugun sabah gazetesinde olan bir roportajini okudum. Yorumsuz olarak bazi bolumlerinden alinti yapiyorum:

"Yüzde yüz sevgiyle hazırlanmış, çok emek verilmiş bir albüm. Yaklaşık iki buçuk yıllık bir stüdyo aşaması var. Aslında 15 yıllık müzikal kariyerimin en uzun süreli çalışması diyebilirim. Şunu da söyleyebilirim, başından sonuna kadar dinleyebildiğim bir albüm. Ben kendimi dinleyicilerin yerine koymaya çalışırım. Müzik yaparken, aşırı titiz olduğum için beğenmem çok önemli, bu yüzden bu kadar gecikti."
"* Bir anda patlamıştınız...
Evet, evimden çıkamıyordum, kapının önüne insanlar toplanıyordu. Camdan elimi çıkardığım vakit çığlıklar kopuyordu. Bu enteresan bir duyguydu, bu duyguyla yüzleşmek hayli vakit aldı.

* O nasıl bir duyguydu?
Oyun gibi! Cep telefonları henüz yoktu, telesekreterli bir telefonum vardı evde. Sabahları kalktığımda telesekretere düşen mesajlar yüzünden hat alamıyordum. Çuval dolusu mektup geliyordu. Çok enteresan bir duyguydu. Bu yaşadıklarımdan dolayı memnuniyetsizlik duymuyorum, ama psikolojisi tuhaf. Hâlâ gönüllerini, hayatlarını bana endeksleyen insanlar var, hâlâ da buna alışmaya çalışıyorum."

"* Şarkı sözü yazmak için özel bir yönteminiz var mı?
Biraz matematiksel kurgu var işin içinde. Bir de duygularınızı serbest bırakmakla ilgili. Aslında, bilimsel bir tarifi yok. Bazı şarkıların iki senede bittiği de oldu, bir gecede çıktığı da. O boyuta girdiğinizde gelecek bir şey varsa gelir! "
(http://www.sabah.com.tr/gny/haber,832AAD4E501D483398A777C8D6FEDD0B.html) ***

Soyleyin ben mi sagirim???



***surada yazip arkasina bu linki koymayi bir turlu beceremedim:(

04 July, 2007

portakal suyu

>
Bu ne yaa yaz geldi, postlar azaldi. Gun icinde bir ara verme ihtiyacim oldugunda takip ediyorum bloglari. Ama sicaklar basladi yazilar azaldi:( Bakiyorum surekli yeni yazilar varmi diye? yok:) Benim de yazasim gelmiyor.Bu aralar surekli evlilik isleri var, alis-veris cok olmasa da kafamda bi suru sey var. Bu hafta sonu annemlerle ikeaya gidiyoruzzzz:)

Bu arada ben her zaman kisi daha cok severim, soooyle cumartesi sabahlari televizyon karsisinda kareli battaniyenin altinda yatmayi. Elimde de taze portakal suyu ve tost olucak. Bu arada Dino bana tost makinesi almiiss.. Cok sevindim, ben de bir tane portakal skacagi alcaam. Ama Kazim Bufe'de* olandan istiyorrrummm.(bizim evdeki elektrikli ama ben hep bufelerde olanlari begenmisimdir:))

*Adana'da Gazipasa'daki parkin kosesinde bulunan bufe. Parasizlikta, geceleri ictikten sonra vs. zamanlarda gidilen ve tadina doyulmayan yer:)

02 July, 2007

gidemem..




Bazen daha fazladır her sey
Bi esikten atlar insan
Yüzüne bakmak istemez yaşamın
O kadar azalmıştır ki anlam
O zaman git hemen radyoyu aç bi sarkı tut
Ya da bi kitap oku mutlaka iyi geliyor
Ya da balkona cık bağır bağırabildiğin kadar
Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor
Ama fazlada uzulme hayat bitiyor bir gün
Ayrılıktan kaçılmıyor
Hem cok zor hem de cok kısa bir macera omur
Ömür imtihanla geçiyor
Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem gitmem
Unutmam acı tatlı ne varsa hazinemdir
Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem
Acıdan geçmeyen sarkılar biraz eksiktir
Bi siirden, bi sözden
Bi melodiden, bi filmden
Geçirip güzelleştirmeden dayanmak zor
Yıldızların o isikli fırçası azıcık değmeden
Bu sahane hüzün tablosu tamamlanmıyor..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...