29 March, 2012

Neler yaptım


Yine ihmal ettim blogu, bizim bilgisayar iyice kafayı yedi, sevgili kocamdan bu işe bir el atmasını bekliyorum, touchpadimden de blog yazmayı pek sevmiyorum ama asıl neden taşınma işleri, neyseki bu sefer ben taşınmıyorum:) Neyse en başından başlayayım anlatmaya..

Hamile kaldığım andan itibaren hiç evde oturmayı düşünmedim. Benim annem de çalışıyor ben de çalışan bir anne olurum diyordum. Gerçi annem biz ilkokuldayken çalışmaya başladı ve yine de bizden uzak olmanın zorluklarını anlatırdı.. (hala benim kendisine okul çıkışı telefon edip flütte ilk öğrendiğim şeyi telefonda çalmamı gözleri dolarak anlatır:P ) Herneyse her çocuk büyüyor, ben de düzgün bir bakıcı bulurum ve büyütürüm diyordum hep. (benim ve eşimin ailesi Adana'da yaşıyor ) İnsan açıkçası bebek doğana kadar atıp tutacak pek çok şey buluyor, kafasında değişik bir sürü plan yapıyor. Ama doğum anı çok başka yani bu olayı yaşayınca mini minnacık bebeği kimlere bırakacağım diye düşündüm.. Bu noktada da imdadıma kayınvalidem yetişti.. Kendileri buraya taşınıyor:)

Tabii birçok şey de denk geldi kızımın doğumuyla, kayınbabamın emekli olması, 2 çocuklarının da İstanbul'da yaşıyor olması, kayınvalidemin 37 yıl önce İstanbuldan gelin gidip 37 yıldır buraya ailesinin yanında dönmek istemesi ve de sanırım en önemlisi torun sevgisi:)) Kendileri böyle bir teklifte bulundular ve beni ne kadar mutlu ettiler bilemezsiniz.. Bu hafta da ev tutma, evin ıvır zıvır işlerini halletme maksadıyla hergün dışardaydık.. Koçtaş, Mobilyacılar sitesi, Cumartesi pazarı  vs alışveriş işleri vardı ama yine de bu gezmeden ben ve kızım memnun kaldık (ee aylardır evde oturan bünye gezmeyi özlemiş:P) .. Ben şoförlük yaptım, kızım babaannesiyle arkada mutlu mesut seyahat etti. Bizi hiç de üzmedi..Şimdi k.annem döndü. Oradaki işlerini halledip Nisan ortası gibi taşınacaklar. Ben de Mayıs'ta işe başlayacağım. Bakalım nasıl olacak..

Bu arada son ayım olduğundan ve havalar da güzelleştiğinden bu ay bol bol plan yapmak niyetindeyim. Nisan'ın başında annem ve anneannem gelecek (kendisi evlendiğimden beri-yaklaşık 5 yıldır- ilk kez İstanbul'a geliyor, hatta ilk kez uçağa binecek:) ben de elimden geldiğince onları gezdireceğim, sonra da işte k.annemlerin taşınıp yerleşmesi vs vs koşturmalar olacak.. Zaman buldukça sana da not düşerim blog..

14 March, 2012

Bizim Kızın Kombinleri


Birkaç gündür kızım çok huysuz, daha az yiyor, beni de çok uğraştırıyordu. Bundan dolayı da günlerce asılan suratı gören kocam dün hadi sen çık gez biraz ben ilgilenirim kızla dedi.. Kulaklarıma inanamadım, zira 3 aydır tek başıma yaptığım en fazla gezi site içinde yürümekti. O da yarım saat filan sürüyor:)) Emin misin diye sordum kendisi çok ısrar edince tamam günah benden gitti dedim:) Nasıl olsa buzlukta süt de var acıkırsa verirsin dedim..



Ben de Akbatı'ya gittim, yağmurlu havada ne yapayım dışarda, bari biraz avm gezeyim dedim. Gezdim gezmesine de şu anda ben 40 beden olduğum için 38 halime düşene kadar kendime birşey almak istemiyorum.. O yüzden yine kıza çalıştım:)) Yukarıdaki elbise ve çıtçıtlı body GAP'ten..

Tabii aldıklarımın çoğu seneye giyebileceği şeyler. Ama çok indirim vardı nasılsa seneye de alınacak en azından sezon başında almamış olurum dedim:)






Bu kot ve pembe elbiseler de yine GAP ten, onlar da şu anda biraz büyük..

  Krem tayt GAP, ayakkabılar da canım arkadaşım Aslı'dan hediyeydi, çok severek giydiriyorum, herşeyin altına oluyor (sanırım Marks & Spencer idi)


İşte en rahat ve en sevdiğim kıyafet: tulumlar:) Bu tulum da GAP. Ama arka popo kısmındaki fırfırlara bayıldım ben. Şu anda giyeceği bir tulum:) Aslında renkleri çok güzel -krem üzerine lila mor ve yeşil-  ama malesef hava o kadar kapalı ki, daha canlı bir foto çekemedim:(



Yukarıdaki elbiseyi kız kardeşim doğum zamanı geldiğinde getirmişti.. 6 aylık beden olarak, bu yaz rahat giyer bizim kız..Ben ise H&M den üzerindeki beyaz hırkayı aldım.. H&M de çok güzel elbiseler vardı. Ama bizim kıza birçok hediye elbise geldiği için almadım. (böyle de tutarım kendimi:P)  Bir ara hediye kıyafetlerinin de fotoğrafını çekeyim:P



Bu kot ve bluzu de H&M'den aldım. Kot tayt biraz büyük ama şimdiden paçalarını bükerek pantolon olarak giydirebilirim. Altındaki ayakkabıyı ise babaannesi almıştı kızıma.. Sırf ayakkabısına uygun birşey yok diye bu kombini yaptım:)

Bu arada H&M de bir pantolon alana 2. si %50 indirimli idi, yukarıdaki krem rengi pantolonu da yarı fiyatına aldım (8 TL oldu sanırım) Ayrıca çoraplarda da 2. si bedava idi, seneye kışı düşünerek külotlu çorap vs almayı da ihmal etmedim..


Unnado, Limango görmekten artık sıkılan bünye canlı canlı kıyafetleri görünce işte böyle saldırdı blog.. Alışverişin sonunda ne mi oldu, daha 2 saat geçmişti ki sevgili eşim aradı, kızımızı susturamadığını, süt de istemediğini söyledi, arkadan kızın ağlama seslerini duyan ben kül kedisine dönüşmeden son hız bastım gaza ve eve döndüm:) Olsun bu bile yetti... (şimdilik!)

Bu arada 2006 dan beri blogum var, bu da yazdığım ilk kombin yazısı:)) O da kızıma ait.. Giymedim giydirdim postu olsun o zaman:)

12 March, 2012

Gelibolu - Buket Uzuner


Öncelikle bu kitabı alıp okumak nerden aklıma geldi onunla başlayayım. Kütüphanem artık bana yetmiyor. Koca bir kütüphane 2 sıra ve üstler de dahil olmak üzere doldu. Bir de 2 ayrı duvar rafı var, herneyse dedim ki tüm bu kitapları sakla sakla ne yapacaksın Nilüfer? En azından bir daha okumayacaklarını değiştir. Bu tip kitapları (yani yazın tatilde okuduğum Canan Tan, Hande Altaylı, Sophie Kinsella vb yazarların) topladım Bakırköy'e gittiğimde oradaki kitapçılardaki 2. el kitaplarla değiştirdim.  Çok fazla seçenek olmuyor ama bunu buldum mesela, İnci Aral'ın birkaç kitabını aldım vs.


2. el kitap almayı seviyorum ben.. Mesela bu kitap 2002 de Seren diye birisi tarafından alınmış. Acaba kimdir, nerededir, şimdi ben okudum belki sonra da çok alakasız başka birisi okuyacak. İlginç bence..

Herneyse, bu benim okuduğum ilk Buket Uzuner kitabı ve dilini çok sevdim. Ayrıca özgeçmişinin ilk cümlesi yukarıda görüldüğü üzere ' Büyüdüğümde astronot ve denizaltı kaptanı olmak isteyen bir çocuktum' diye başlıyor ki, çok sevdim kendisini anlatışını da:)

Uzun Beyaz Bulut- Gelibolu, yolları kesişen Alistair John Taylor, İhtiyat Zabiti Ali Osman Bey ve Gazi Alican Çavuş'un gizemli hikayesi. Bu hikayeyi çözmek için yıllar sonra Yeni Zelanda'dan çıkıp gelen Viki sayesinde biz de gerçekleri öğrenmiş oluyoruz..



Yukarıda Alistair John Taylor'ın ailesine yazdığı mektuptan bir kesiti görüyoruz. Zaten kendisinin de savaş sonrası bir mezarı bulunmuyor ve Viki de onu aramaya geliyor. Gazi Alican Çavuş'un kızı Beyaz Hala ile buluşuyor. Kitabın ortalarında bütün düğümün çözüldüğünü öğrenip off bundan sonra ne olacak ki dedim.




Ama okumaya devam ettim, sonrasında olanlar da beni şaşırtmaya devam etti ve en sonuna kadar sıkılmadan okudum.. 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümüne yaklaştığımız şu günlerde okumam da ayrı bir tesadüf. Kitapta sevdiğim bölümleri buraya yazmaya uğraşmaktansa fotoğrafını çektim. Çok da iyi ettim:))



Şimdi yeni gelen kitaplarıma gönül rahatlığıyla başlayabilirim artık:))





10 March, 2012

Kızımla İlk Seyahatimiz



Pazartesi sabahı uyandık, daha uyku mahmurluğumu atmamışım, kocam Adana'ya mı gitsek dedi? Ne zaman dedim, Bugün diye yanıtladı. Kendisinin bu haftaki izni tesadüfen Pazartesi-Salı üst üste idi ve Çarşamba da akşam işe gidecekti.. Önce şaka mı yapıyorsun dedim ama internete girip bilet fiyatlarına bakmaya başlayınca ciddiyetini anlayıp ortalığı toplamaya başladım. Bilet aldık, evden çıkmak için 2 saatimiz vardı. Küçücük bir çanta yaptım ama tabii bebikle ilk kez seyahat olunca elim ayağıma dolandı neyseki hiçbirşeyi unutmamışım. Sorunsuz atlattık:)

Aslında yazının teması uçak yolculuğumuzla ilgili ama o konuda bir fotomuz olmadığından anneannem-annem-ben ve Koza'nın 4 nesil isimli fotografını ekledim.İlk uçak yolculuğumuz, ne yapar, ağlar mı diye merak ediyordum. Havaalanı hikayemizin başından başlayayım. Girişte bebek arabasını da bebeğin battaniyesinin içini de detaylı olarak (!) kontrol ettiler. Sonrasında bagajı teslim ederken THY görevlisi (pek ilgisiz bir görevli) bizi bekleterek kocaman bir poşet getirdi ve puseti ona koymamızı istedi. Ben kızım kucağında olduğundan yardım edemedim. Eşim neyse zorla halletti, sonra da bize bir yer gösterdiler buraya koyun dediler. Bu aşamada da pek yardımcı olunmadı. Herneyse 2. güvenlikten geçip uçağa giden ringe bindik. Bizim kız koşturmamızdan ve kalabalıktan huzursuz ağlamaya başladı. Yandık dedim şimdiden başladıysa. Neyse uçakta ilk birkaç dakika ağladıktan sonra emziği verdim ve kucağımda uyuttum. İnene kadar da hiç uyanmadı ve çok mutlu oldum bu durumdan, etraftakileri rahatsız etmekten çok korkuyordum. Adana'da iner inmez bebek arabasını uçağın kapısında bulduk ve süper oldu, hemen kızımızı içine oturtup havaalanındaki bagaj işimizi rahat tamamlamış olduk..

Adana'daki 2 günümüz o kadar hızlı geçti ki, ne olduğunu anlayamadık. Amaç zaten Koza hanımı akrabalar ve arkadaşlarımızla tanıştırmaktı. Mümkün olan en çok kişiyle de görüştük:) Diğerleri için de bir dahaki sefere sözleştik. Midemizi şişirip dönüş için havaalanı yolunu tuttuk:)

Dönüşte öğrendik ki, puseti uçağın kapısına kadar götürebiliyormuşsun, üzerine bir sticker takıyorlar. Ehh süper o zaman dedik, kızım en azından pusette uyuyor, uçağa binene kadar rahat ederiz. Ben binmeden önce emzirdim. Altını kontrol ettim. Bu arada THY'deki standartların da çalışana kaldığını gördük. Adana'dakiler daha fazla yardımcı oldular, mesela bizim bebekli olduğumuzu görünce sıradan öne aldılar ki bence de mantıklı olan bu. Hele de kışın üzerinde mont, çanta, kucağında bebek, bir yandan koltuğa yerleşmeye çalışmak, bir yandan eşyaları üst bölüme yerleştirmek ve arkanda insanların seni bekliyor oluşu da stres kaynağı. Sanırım ben tek başıma gidemezdim:P Herneyse bir şekilde oturduk yerimize, bu sefer kızım oturur oturmaz uyudu kolumda. Süper daha ne isterim.. Ama inmeye yakın bizim 2 sıra önümüzde bir bebek ağlamaya başladı ve bizimki durur mu, o sesi duydu bizimki de başladı.. Off bir susuyor, öndeki başlayınca yine başlıyor.. Pışpış yapıyorum, sallıyorum, kulağına fısıldıyorum ama yok.. Aksi gibi uçak indikten sonra AHL içinde de bayaa bir dolaştı. Yani o yol bitmedi bana.. Neyse bir  şekilde indik.. Benden rahatı yoktu artık. Ama inince de pusetimiz kapıda değildi.. Sorduk, en başta ya da en sondaki bankoya gelir dediler. Nitekim öyle de oldu, bizim valizimizle birlikte değil en sonda bir yerden sağolsun bir THY görevlisi getirdi.(Uçağın kapısına gelmesi için bilgi vermemiz gerekiyormuş, ki biz gidişteki uçakta vermemiştik ama gelmişti))

Bu arada ben kızla tek başıma arabayı beklerken, bizim uçaktan orta yaşlı bir adam  bana bebeğin basınçtan dolayı ağladığını ve bunun için uçağa binmeden bir şurup verebileceğimi söyledi.. Ben basınç için sürekli emzik verdiğimi ve önceki yolculuğumuzda hiç ağlamadığını söyledim. 'O Airbus dır bu uçak Boeing bunda daha çok etkilenir(!) dedi'. Ama bana yine de şurup olayı pek sempatik gelmedi açıkçası..Bu konuda sizin bir fikriniz var mı??

07 March, 2012

Yeni Kitap Siparişim



Doğum izni sırasında evde otururken hedeflerimden biri de bol bol kitap okumaktı. Kısmen yerine getirebiliyorum, kütüphanemde sırada bekleyen birkaç kitabı bitirdim. Ama nedense sanki onlar eskimiş gibi yenilerini de alıyorum. Hala bende sırada bekleyen bi 15-20 kadar okunmamış vardır. Herneyse konumuz yeni gelen kitaplarım.

Çok almadım kendimi frenledim. Aslında buna sebep Güzel Uykular Alara kitabının fiyatı da olabilir:)) Zira kocam artık internet siparişlerimden ve gelen kargolardan bıkmış durumda.. (neyseki işe başlayınca kargolar da işyerine geliyor:P) Herneyse, bu kitap İş Bankası Yayınlarından ilk çıktığından beri hoşuma gidiyordu (henüz o zaman evli bile değildim) Kızım olunca da fırsat bu fırsat almak istedim. 365 gün için farklı masallar var. Ben şimdiden akşamları kızıma birşeyler okuyorum. Ne kadar yararlı bilemem ama benim sesimi tanıması, daha erken konuşması ve farklı kelimeler duyması nedeniyle yararlı olabileceğini okumuştum bi yerlerde:)

Kocalar Okulu ise tamamen çerezlik, fiyat olarak listedeki en uygun kitabım (3 TL - ooo-O... burada Bugün ne giysem efektini koyuyorum duydunuz mu? )



Kirpiklerimin Gölgesi uzun süredir istek listemdeydi, aldım. Bazı yazarların kitabını almak için konusunu bile okumama gerek yok. Şebnem İşigüzel de bunlardan biri. Bütün kitaplarını okumak istiyorum.. İyi yazıyor..

Kıssa-i Aşk bu kitabı da yazarı Hayati Özkaya çok sevdiğim ve örnek aldığım bir insana, hocaya, yakınıma ait olduğu için aldım.  Okumaya ilk başlayacağım kitap da bu. Oldukça merak ediyorum.. Bitirince de yorumumu paylaşacağım..


Ölümüne Sadakat ise şuradaki yazıyı okuduktan sonra listeme eklendi.. Okunma sırasını bekliyor..

Daha fazla uzatmayayım da hazır bu hevesle sayfalara gömüleyim..


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...