27 February, 2009

Yazi

Bugun yeni bir post yazmak istiyordum ama son zamanlardaki ruh halime bakinca Asli'nin su yazisi hosuma gitti..

Bir de kendisinden pek hoslanmamama ragmen Oray Egin'in de bugunku yazisini okuyun derim:)

Bir de 2 gun once olan Turk Hava Yollarinin ucak kazasi var ki, o da bizi uzdu. Neyseki olu sayisi cok yuksek degil, ama insan yine de korkuyor .

22 February, 2009

Nasıl Aptal Oldum?


Dünya kesin olarak hep ikiye ayrılır:Bisikletle gezmekten hoşlananlar ve arabayla hızlı gidenler; gömleklerini pantolonlarından dışarı çıkaranlar ve pantolonlarının içine sokanlar; çaylarını şekerli içenler ve şekersiz içenler; Shakespeare'in dünyanın en büyük yazarı olduğunu düşünenler ve en büyük yazar olarak Andre Gide'i görenler; Simpsons'u sevenler ve South Park'ı sevenler; Nutellayı sevenler ve Brüksel lahanasını sevenler..

*Tembelliği bırakıp şu kitabı okumaya başladım.

***Benjamın Button'u izleyebildim sonunda. (İlk defa Brad Pitt'i bu kadar begendim.)

15 February, 2009

Her kalp bir büyük dünya





14 Şubatın benim için çok önemsiz bir gün oldugunu çok büyük ihtimalle daha önceki postlarımdan birinde yer vermişimdir. Ancak bu yıl sevgilime şu yukarıdaki nutellayı aldım:) Oradan bakınca belli oluyor mu bilemiyorum ama kendisi 5 kg'lık bir kavanoz.. Metro markette gördüm (daha dogrusu arkadaşlarım görüp bunu Nilüfer mutlaka almalı demişler -herkes ne kadar lokmacı oldugumu biliyor- ) Ben de görünce yapıştım tabii:) Bakalım nasıl bitecek?? -Her pazar kahvaltıya birilerini çağırsam biter herhalde..




Cumartesi günü sabah yağmurlu olmasına rağmen Ortaköy'e kahvaltı etmeye gittik. Sevgilimin 2 arkadaşı ve onların nişanlıları vardı.. Çok eğlenceli bir başlangıç oldu güne. Benim kocacıgımın iş saatleri çok değişken ve özellikle haftasonları çalıştıgından pek birlikte plan yapamıyoruz ama bu haftasonu benim kursumun da bitmiş olması şerefine elimizden geldiğince çok birlikte vakit geçirdik.( o işe gitmeden önce tabi:P)




Son günlerde bloguma yazamamın bir diğer sebebi de yanda gördüğünüz 4 kadın. Diziyi ilk sezondan itibaren izlemeye başladım. Daha önce tvdeyken ilk bölümlerini kaçırdım diye hiç başlamamıştım. (Ben filmi de en başından başlamadan izleyemem bu arada..:P) Herneyse geçtiğimiz hafta başladım. Bilgisayarın başına geçtiğim her dakika da onları izliyorum. Şu anda 2. sezona devam etmekteyim. Güzel gidiyor.. Ama söz bundan sonra bloga da daha çok önem..


Bu arada Esin'e bana gösterdiği sabır ve yardımlar için teşekkür ederim:))

11 February, 2009

I Love Your Blog


Yass cıgım beni mimlemese yine yazacagım yoktu:( İşyerimiz taşındı ve 10 gündür internetimiz yok:( Çok komik bi durum bu, benim aklım hala bazı teknolojileri almıyor. Sorunun telekomla filan alakası yok, bizim şirketin merkeziyle alakası var. Herneyse yani son günlerde evde de çok vakit ayıramadıgımdan, ne bloguma bakabiliyorum, ne gazetelere, ne mailime, ne bankamın internet şubesine, hiçbir yere dogru düzgün bakamadım. İnsanın eli ayagı olmuş internet gerçekten..Hiç bu kadar zor olacagını tahmin etmemiştim:P


Gelelim mim konusuna.


Ödülün gönderilmesiyle ilgili 3 kural varmış:
1. Seni ödüllendiren blog yazarının linkini vermek.
2. Bu ödülü başka 7 blog sahibine linklerini vererek göndermek.
3. Seçilen blog yazarlarını durumdan haberdar etmek.
Baktım herkes de mimlenmiş zaten. Ama ben yine de 7 arkadaşıma göndereyim:P
Bloglarınızı çok seviyorum:)

02 February, 2009

Saatleri Ayarlama Enstitüsü



Yine ilham gelmiyor. Ben de bari gectigimiz hafta izledigim oyun hakkinda birseyler yazayim dedim.. Devlet Tiyatrosunda Saatleri Ayarlama Enstitüsü 'nu izledik.. Cok begendik. Ben kitabini okumamistim. Ilk kez oyunu izledim. Okuyanlar bekledigi gibi bulamamislar ancak ben cok begendim. Gittigimiz arkadaslarim da begendi. Benim icin oyun olsun.. En mutlu oldugum yerlerden biri tiyatro salonu, eskiden sahnesinde bulunma firsatim da olmustu, artik sadece seyirciler arasindayim ama yine de bi yerlerinden bulasmak guzel.


Oyun Kenter Tiyatrosunda oynaniyordu. Ne kadar eski bir salon orasi, koltuklarin arasi inanilmaz rahat ve koltuklar gicirdiyor. Nefes alirken bile dikkat ediyorsunuz oyuncularin dikkatini dagitmamak icin.. Ve sonunda oyuna gecersek linkinde gorundugu gibi skici bir konusu yok. Turkiye'nin gecirdigi asamalari saatler uzerinden goruyoruz, ki gecirdigi demek yanlis, halen gecirmekte oldugu.. Cumhuriyet oncesi ve sonrasinda uckagitci insanlarin ne sekilde degistigi(gunumuz kosullarinda da baska turlu degistiler), halktan hangi dalaverelerle para (vergi) alinmaya calisildigi ve halkin nasil buna tepkisiz kaldigi. Hersey acikca goz onune serilmis. Ayrica hicbir vasfi olmayan urunlerin de ne sekilde piyasaya sunulup ilgi gordugunu de anlatiyor.. Cok mu karistirdim? Neyse bence siz izleyin:)


Ben Atilla Sendil ve Adnan Biricik'i ayakta alkisladim...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...