27 September, 2008

Bayram

Cumartesi sabahı da erken kalkıp çalışmış olmanın verdiği yorgunlukla, henüz tatile girdiğimizi idrak edebilmiş değilim. Bi de bilgisayarımı alıp getirdim eve...Umuyorum bayram günlerinde açmak gerekmez:) Planlarımız var. Umarım güzel yazılarla dönecem..

İlham perileri hep bilgisayardan uzakken yokluyor başımı..

24 September, 2008

Can Dündar'dan

.....bakımlı olmakla akıllı olmak yarıştırılıyor. Sonuçta fiziken “göbeği, poposu, memesi, çıkıntısı olmayan” ve çıkıntılık yapmayayım diye soru bile soramayan bir nesil geliyor.Toplama kamplarına üste para vererek gönüllü yazılan, kendine ve şişmanlığa hakaret ettirerek motive olan, çıkıntısızlığı hayat gailesi haline sokan, giderek küçülen bedenlerden bir “toplu ordu”, verdikleri kilolar ve aldırdıkları yağlarla böbürlenerek ve gerdirdikleri derilerden yapılma yeni ırkçılığın bayrağını taşıyarak üstümüze geliyor.“Toplu” hareket etmeliyiz.Kültürel genlerimizdeki balık etine yeniden alışmanın, bedenlerimizle barışmanın zamanıdır....



Tamamını buradan okuyabilirsiniz:)

20 September, 2008

mp3 player



İlk mp3 playerimla tanışmam 2005 yılına tekabül ediyor.. Para biriktirip (o zaman çok daha pahalıydı tabii) Creative'in 256 Mb lık bir modelini almıştım bu zamana kadar da kullandım. Herşeyinden de %100 memnundum ama hafızası artık az gelmeye başladığından, daha doğrusu artık öğrenci olmadığım için şarkıları çok sık güncelleyemediğimden, sevgilimin Phllips'ine (2 Gb) el koydum.






Ama pişman oldum, Phillipsin sesi o kadar az çıkıyor ki, servisteki radyoyu neredeyse ondan daha çok duyuyorum:) Bir de şarj olması uzun sürüyor. Eğer yakın zamanlarda mp3 player almak isteyen olursa kesinlikle Creative öneriyorum.. En güzel özelliği her bilgisayara takılabilmesi, yani ille program yüklemek gerekmiyor, böylece flash bellek olarak da kullanılabiliyor. Artı olarak çok kısa sürede şarj oluyor.. ve de ses kalitesi muhteşem..
Sanırım ben de yakın zamanda daha iyi bir creative'e dönmeliyim. Zira yolda giderken farklı tellerden şarkılar dinlemek pek hoş olmuyor:))

17 September, 2008

Aşkk


Yapılan felaket kötü bir yemeğin ardından aşçı olan sevgilinin sipariş verme teklifini reddedip karşılıklı o yemeği yemekmiş...




Sevgilimden her gün farklı bir tanımını öğreniyorum ve Tanrı'ya şükrediyorum..




P.s. Normalde iyi sayılabilecek bir aşçıyım:)) -çok da alınganım-

14 September, 2008

Miniaturk

Elimden geldiğince haftasonlarımı alışveriş merkezinde geçirmemeye çalışıyorum. Tabii evine yürüme mesafesiyle en fazla 10 dakikada 3 tane alışveriş merkezi olan biri olarak ne kadar kaçabilirsem ancak o kadar kaçıyorum:)





Geçtiğimiz Pazar günü Miniaturk'e gittik. Benim için oldukça eğlenceli bir Pazar günü oldu..Hava çok güzeldi, çok kalabalık değildi, e daha noolsun. Bir çok tarihi yerin maketleri var, bir sürü fotograf çektik, açık havada olmasının en güzel yanı da güneşten maksimum derecede faydalanabilmekti. Fotograflar gayet güzel çıktı. Üstte Aspendostan bir görüntü var. Neyseki gerçeğini görme şansım da oldu ama bu kadar güzel fotograf çekememiştim:)


Miniaturk'te çocuklar için park var, kocaman bir satranç alanı var (vezir, şah benim boyumun yarısı kadar:)) - kısa boylu sayılmam- )Bu alanların yanında bir tane de labirent vardı, giriş için ücret vermenize rağmen orada da bir amca vardı para alıyor ben de labirentin sonunda peynir mi çıkacak diye düşünüp girmedim. (acaba girse miydim:)) 2 tane müzesi var, bir tanesinde Atatürk fotoğrafları ve sözleri, cephede askerler ve köylülerin oldugu maketler (Anıtkabir'dekinden daha küçük) var. Diğer müzede ise çoğu İstanbulda olan tarihi eserlerin kristal içindeki 3 boyutlu halleri sergilenmiş.. Müzelerin yanında hediyelik eşya dükkanı var ama nedense Türkiyenin her yerindeki hediyelik eşya dükkanıyla aynı mantıkta, neredeyse aynı eşyaları satan bir yer. Bazı eserlerin minyatürleri fena sayılmazdı. Ama sırf üzerinde İstanbul ya da Türkiye yazıyor diye, tek yıkamada ağzı yüzü bir yana gidecek t-shirt vb. kalitesiz eşyaları neden hala satıyorlar turistlere, anlayamıyorum ben.. Anlamsız kültablaları ya da anahtarlıktan daha yaratıcı ve kullanışlı bir şeyler yapılamaz mı acaba??



Sonunda gidip yine kendi memleketimden bir kare aldım yaa, duramadım.. Yandaki de Adana'dan Taşköprü. (Dünyanın hala kullanılmakta olan en eski köprüsü)

Buraya koymak istediğim çok daha güzel fotoğraflar var ama ben bir köşesinden girmişim çoğuna, sevgilim de sağolsun yok dememiş çekmiş:) En uygunundan ekledim işte idare edin:P

Güzel bir hafta olsun!!

13 September, 2008

Kuzii

Sürekli çalıştıgımdan, sürekli bilgisayarımı eve getirip çalışmaya devam etmek zorunda oldugumdan, sürekli uykulu gözlerle etrafa baktığımdan, bir an önce uzunn bir tatile ihtiyaç duyduğumdan, abonesi oldugum gazeteyi okumak için dahi internete giremediğimden, bloguma da uğrayamadım.. Özledim..



Ama bugun benim kuzenimin doğum günü..Gözümde hep küçücük kalacak çılgın kuzim artık üniversiteli oldu ve şu anda yeni taşınacagı şehri ve evini tanımaya çalışıyor. Ne zaman okuyacak bilmememe ragmen DOGUM GÜNÜN KUTLU OLSUN CASUMMM.
Seninle kavga etmeyi, koşuşturmayı, indirim takip edip alışveriş yapmayı, dışarı çıkıp yemek yemeyi, tartışmayı, dedikodu yapmayı, kahkaha atmayı, sana ders çalış demeyi, sabah uyandırmayı (inanılmaz ama!!), yürüyüş yapmayı özledim..
Seni seviyorum ben :)

04 September, 2008

Uçurtma Avcısı



Bu kitap hakkında söylenecek o kadar çok şey varki: Kesinlikle okuyun...




Ben kitapçıda dolaşırken bu kitabın kapagını gördüm ve kesin almalıyım dedim. (son zamanlarda çok konuşuluyor ve filmi bile sinemalarda oynamış sanırım ama ben tüm bunlardan bihaberdim:))


Aldıktan sonra da neredeyse uyumadan birkaç günde bitirdim kitabı.. Afganistandaki iki arkadaşın hikayesi bu. Şu anda aynı yazarın Bin Muhteşem Güneş isimli kitabını okuyorum..İki kitapta da kahramanların hikayesini okurken Afganistan'ın siyasal durumuna da şahit oluyorsunuz.. İnsana hem çok uzak hem de yakın geliyor yaşananlar..


İnanılmaz güzel bir anlatımı var Türkçe çevirisini de beğendim. Şiddetle öneririmm...




02 September, 2008

Ben bu yuzden..


Sonbahari seviyorum demistim yaa. Adanada buyudum kavurucu yaz sicaklarinda.Ama cozum bulunmus..Iste yazin Adana'da basina gunes gecmis olan belediye baskanimizin yeni plani..
"Durak, bu araştırmalar sırasında, yüzlerce zeplinin çelik halatlarla yere bağlanıp büyük pervanelerle soğuk havanın aşağı doğru itilmesi, pervaneler için de zeplinler üzerine kurulacak güneş enerjisinden elektrik sağlanabileceği şeklindeki bir proje önerisi için ise, “Henüz bu konu fulu. Net bir şey yok” dedi. Başkan Durak, soğuk havanın kentin üzerine ne şekilde üfleneceği, hangi tekniğin kullanılacağı, yatırım ve işletim maliyetinin ne olduğu yönündeki soruların cevaplarının netleşmediğini söyledi."
Cok guldum yaaa... Haber burada..

01 September, 2008

Sonbahar

Hava soğumaya basladı, hafif üşüyorum, akşam pikeme sarılıp uyuyorum. Öyle mutluyum ki.. Ben yazı pek sevmiyorum galiba:))
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...