Bu yazın başından karar vermiştik Dubrovnik'e gitmeye, ben internetten araştırmaya Haziran ayında başladım, ama sonra şu sitede çok uygun ve güzel bir fırsat bulunca hemen atladım ve planımızı ona göre yaptık. Neyseki de hiç pişman olmadık. Öncelikle ben ilk kez tur ile bir yere gittim ve oldukça memnun kaldım. Bilmediğin bir yere gidince havalimanından ulaşım, etrafın kısaca tanıtılması vs çok faydalı oldu, rehberimiz de iyiydi. Yukarıdaki fotoğraflar Cavtat'ta çekildi, havalimanından otobüse binip burada kahvaltı etmek ve dinlenmek üzere indik. Oldukça güzel bir yer. Denizi güzel, etraf sakin. Burada da çeşitli oteller ve yazlık evler var. Biz sabah kahvaltımızı ettik, yürüyüş yaptık. Ama sevgilim ve ben burayı çok sevdiğimiz için (bi de o uykusuzlukta fotoğraf makinesi kılıfımızı pastanede unuttuğumuz için) 2 gün sonra tekrar geldik buraya.. (kılıfı da bulduk:P) Bu arada Dubrovnik tatilinde gelinmesi gereken yerlerden biri bence, deniz kenarında yemek yenecek oldukça güzel yerler var, denize girmek için de ideal. Dubrovnik'ten 10 numaralı otobüsle ortalama 20-25 dk da geliniyor.
Sonraki istikametimiz doğal olarak Old city idi. Zaten Dubrovnik burası işte. Yukarıdaki fotograflar uzaktan görüntü tabii bir de benim göbekli resmim var:) Kızım da olsun ama dimi.. Sağolsun bana tatil boyunca hiç zorluk çıkarmadı.. Sadece biz biraz daha dinlenme tatili yaptık. Turda ekstra olarak katılmak istenirse Saraybosna-Karadağ gezisi vardı, ve de adalar turu vardı. Ama hem tatilimizin 4 gün olması, hem otelimiz plajının güzel olması hem de önceki haftaki taşınma yorgunluğu nedeniyle benim ruhum ve bedenim otobüs ve tekne yolculuğunu kaldıracak gibi değildi. Biz deniz, kum, güneş, keyif, yeme, içme gezme, bool bol yürümekten yana kullandık tercihimizi.
Otelimiz çok güzeldi, 3 yıldızlı olmasına rağmen buradaki 5 yıldızlı oteller gibiydi diyebilirim. Odalar, yemekler, ücretsiz wi-fi, plaj:) Daha ne olsun:)
Gittiğimiz hafta tesadüfen Dubrovnik Festivali devam ediyordu, old city'de her yerde bir etkinlik vardı, son resimde anlatılmak istenen bişey yoktur, kedi ve köpek kompozisyonu deklanşöre basarken bozulmuştur ancak arkada Pepe Romero konser afişi olduğundan ve blog yazarı görüp, bilet bulup, çok güzel bir konser izlediğinden burada da izi kalsın istemiştir:)
Yenebilecek en temel şeyler yukarıda, pizza ve deniz ürünleri:) Pizza'yı hem rehberimizin hem de gitmeden önce okuduğum blog tavsiyeleri üzerine Barracuda'da yedik, fiyatlar makul, lezzetler de gayet iyiydi.. Balık içinse yine herkesin tavsiyesi üzerine Kamenice'ye baktık, gerçekten herkesin önündeki tabaklar gayet güzeldi ama o kadar sıra vardı ki, beklemeyi göze alamadık, ara sokaklardan birinde, şu anda ismini hatırlayamadığım ama gayet lezzetli görünen yukarıdaki tabakları mideye indirdik:) Pazardan da kurutulmuş meyveleri almayı ihmal etmedik, acıktığımız anda onlar yetişti otelde imdadımıza..
Dubrovnik'te bana tek ters gelen şey otobüs şöforleri, garsonlar vs nin böyle turistik yerde bu kadar suratsız olmasıydı. Otelimizdeki personel iyiydi ama gittiğimiz bazı restoranlardaki garsonlar müşteri memnuniyeti diye bir şeyden habersiz gibiydi:) Ayrıca otobüslerde de buradaki gibi durakları görebileceğiniz bir tabela, bir ses, şoförden bir ikaz yok, içinize yaklaştınız hissi doğarsa orada inin, zira biz fransız bir çiftle birlikte birkaç durak geç indiğimiz için uzun bir yürüyüş yaptık:)
Sonuç olarak, geçen yıldan bana ilham vermiş olan doorstepping'in yazı dizisine ve gitmeden yararlandığım sözlük ve bloga teşekkürü bir borç bilir, gitmeyi düşünenlere de mutlaka tavsiye ederim...
No comments:
Post a Comment