Geçen haftalarda bir arkadşımla birbirimize söz vermiştik. Ayda 1 kere buluşup İstanbulda hiç görmediğimiz yerleri görmeye. Hava vs şartlarını bahane etmeyip bu cumartesi ilk buluşmamızı gerçekleştirdik. İlk olarak Kariye müzesini görmeye gittik.. Açıkçası ben daha önce hiç duymamıştım burayı.. Onun merakı ilk rotamızı çizdi. Edirnekapı'da buluştuktan sonra okları takip ederek çok kısa sürede yürüdük. Köşeyi döndünce şu yukarıdaki manzarayla karşılaştık. Evlere bayıldım ben.. İçlerinden bir tanesini de gözüme kestirdim:))
Bu evlerin arasından yürüyüp sola dönünce müze karşınıza çıkıyor. Ortada turistler için çeşitli hediyelik eşyalar satan yerler ve çay bahçesi var. Tepeden manzara harika. İlk andan itibaren beklentilerimin üzerinde herşey.. Müzeye girmeden önce etrafında bolca fotograf çekildik. Cumartesi olmasına rağmen etraf bomboştu. Sanırım havanın durumunun etkisi vardı bunda. Müze girişi 15 ytl idi, ancak ben 20 ytl'ye müzekart aldım. Bir yıl boyunca da müzeleri ücretsiz gezme hakkım oldu.. Bu konudan da bahsetmek istiyorum. Müzekartın üzerinde isim soyisim fotograf filan görünce, yandık dedim, herhalde şimdi başvurup daha sonra alacağım. Yanımda fotograf yok diye de üzüldüm hatta ama hiçbirine gerek kalmadan kimliğimi alıp 2 dakikada müzekartımı basıp verdiler. İnanılmaz şaşırdım. Gerçekten bu kadar kolay olacagını sanmıyordum:)
Müzede düşündüğümden fazla turist vardı. Hepsi de çok yaşlı insanlar.. Biz olsak o yaşta yatıp dinlenmeyi tercih ederiz. Ama adamlar kalkıp buraya gelmiş, ellerinde rehber kitapları ve fotograf makineleri, her tarafı inceliyorlar.. Ben utandım valla, daha yeni varlığından haberdar olduğum yere kaç kilometre öteden insanlar gelmiş.. En çok da müzede hiç bir bilgi olmamasından utandım. Girişte ya da moziklerin önünde en ufak bir broşür, kitapçık, bilgi veren herhangi bir nokta dahi yok. Keşke ben de önceden iyice araştırıp gitmeymişim dedim.