07 April, 2007

olan biten...

Eveet yavaş yavaş yazmaya başlamak lazım artık.Çok değişik şeyler oldu demiştim.İş değiştiriyorum.Aslında bir arayış işinde falan değildim ancak aniden çok önceden beri istediğim ve benim için hayal olan bir işe alındım:) En kısa zamanda da başlamam gerekiyor.Perşembe günü çok heyecanlı bir ingilizce mülakatın ardından çıktım iş yerinden ve bir kaç vasıtayla eve dönmeye çalışırken telefonla arandım kabul edildiğimi öğrendim.Tabii Adana'dan buraya inanılmaz bir telefon trafiğiyle karşı karşıya kaldım. Herkes çok sevindi.En çok de BEN:P Ama hala ıslatamadık bu haberi, bi tek ona yanıyorum.Zira aynı gün akşamı kardeşimi hastaneye götürmek zorunda kaldım çünkü 3 gün boyunca ateşini düşüremedik.Ama neyseki iyidi, doktor da bizim verdiğimiz ilaçların muadili ilaçlar yazarak yolladı.Ama tabi arada bir yaş da olsa insanın omuzlarına bir sorumluluk bindiği için insan kendinden geçiyor.Neyseki şu anda daha iyi. Dün ise işyerine geldim ve nasıl söylicem diye mideme ağrılar girdi.Zira işe başlayalı 1 yıl olmadı ve de tazminat ödeme zorunluluğu vs. vs. işlemler.Offf of nolucak diyerek şefime söyledim durumu. Kendisi biraz bozuldu, sanki ben yüz üstü bırakıp gidecem diye.Sonra yönetmen falan filan konuştum.Çok iğrenç bir gündü, canım hiç çalışmak istemedi.Bugün de çalışıyorum ve hala canım çalışmak istemiyor.Diğer tarafa da bir an önce başlamam gerekiyor.Şu anda kaçabildiğim ilk gün çıkacağım burdan.Şu anda kalma sebebim de sadece insanları zor durumda bırakmamak.Ahh ah ben ne kadar iyi niyetliyim.Hem sen bu kadar tazminat öde, hem de kimseyi zor durumda bırakmicam diye kal hala.


Neyse işte bırakalım bunları, bu arada hala kutlamak istiyorum ama bakalım ne zaman olacak. Dün telefonumun hatırlatmasını görerek tiyatro bileti almış olduğumu öğrendim ve de en sevimli sesimle pisiyi arayarak "akşama tiyatroya gidelim mi?" dedim.Neyseki o da maç olmasına rağmen geldi benimle.Cevahir sahnesindeydi gittiğimiz oyun.Sinema sahnesi gibi bir yer.Gittiğimiz oyun da 'Kaktüs Çiçeği' idi.Bu sezon gittiğim en eğlenceli oyunlardan biriydi.Neyseki pisi de sıkılmadı.Civan Canova ve Seray Gözler gerçekten çok iyiydi.Bazen televizyonda izlediğimiz oyuncuları tiyatroda izlemek inanılmaz fark ediyor.Mesela ben Civan Canoca'ya karşı nötr düm.Yani seviyorum ya da sevmiyorum diyemezdim.Ama dün akşam izlediğim diş doktoru karakteri gerçekten çok şaşırttı beni.Aynı şeyleri Defne Yalnız için de söyleyebilirim.Hepimiz onu Kaynanalarda Nuri Kantar'ın hizmetçisi olarak tanıyoruz ama kendisi benim izlediğim en iyi oyunculardan birisi.İki oyununu izledim ve ikisinde de ağladım.Tamam ben biraz sulugözlü bir insanımdır ve bazı filmlerde ağlarım.Ama hayatımda ilk defa tiyatroda ağladım.İkisi de Defne Yalnız'ın oyunuydu.Biri 'Üç Kadın' diğeri de Opal Kronkie rolüyle Tatlı Kaçık.İkisi de süperdi.Yani kısaca diyorum ki, oyuncuyu tiyatroda izlemek cidden çok farklı, gidin, görün.


* * *


Bu arada bu hafta sevgilim ve benim 5. yıldönümümüzü geride bıraktık.İtiraf ediyorum önceki yıllardakinden daha az sürpriz hazırlamıştım bu sefer ona.Önceden tüm gün için bişeyler düşünüp yapardım.Ama bu sefer ikimiz de çalıştığımız için ve onun yeni iş adresini de bilmediğim ve maddi olarak uygun olmadığım için çok yaratıcı olamadım.O bana telefon aldı.Çook sevindim çünkü telefonum artık cidden kafayı yemeye başladığı için son zamanlardaki en acil isteğimdi.Çok sevdim yeni, telefonumu, öyle çok pahalı bişe değil, nokianın orta modellerinden biri.Radyosu var diye de mp3 playerımı ona verdim.Biliyorum çok iyi niyetliyim:P Ama ben genelde yolda kitap okuyorum ya da Nihat'ı dinliyorum diye ona böyle bir kıyak geçtim:)Hem de artık çantamdaki eşyaları ne kadar azaltsam o kadar kar diye düşünüyorum..Bu arada tüm gün de kafasını ütüledim, biz şimdi böleyiz evlenince o özel günleri umursamayan çiftlerden olmak istemiyorummm diyeeee...Akşam da Yeşilköy'de güzel bi yere yemeğe gittik.Yeşilköy'ü çok sevdim ben aslında, vler çok güzel ve de benim yeni işime yakın ancak pisiye çok uzak. Ben de yeni gittiğim her yere emlakçı gözüyle bakıyorum ya delirdim mi yaa. Bu arada emlakçı demişken ev- gelinlik vs. olayları bir süre ertelendi.Sanırım Eylül'de olacak düğün.Her açıdan daha rahat olacak böylesi.Hem de iki ayağım bir pabuça girmemiş olacak.Aa yine konudan konuya atlıyorum.Yemekler süperdi, fotoğraflamak isterdim cidden ama malesef sadece kendime ait olan bir makinem yok hala:( Ama yemeğe de iş kıyafetlerimizle gittik.Yani önceki 4 Nisanlar gibi süsleniiim, kuaföre gidiim fasılları olmadı.Gerçi İstanbul trafiğinde işten çıkıp bu dediklerimi yapmak zor ama bir dahaki seferlerde daha iyi geçmesi için elimden geleni yapıcam.Sonrasında da pastamızı yedik.Ben zaten sürekli yiyorum acilen bir son vermem lazım bu duruma.Hareket etmek istiyorum yaa.Top oynamak, koşup, terlemek istiyorum..Çok uzun zamandır yapmadım:(

* * *

Bu hafta kısa olarak böyleydi.Bugün Adana'dan üniversitedeki en yakın arkadaşım geldi buraya.Mutluyum.. Henüz görmedim ama iş çıkışı görücem umarım.Çok özledim.Bu arada benim artık Haziran'da okulu bitirebilmem için ders çalışmam gerekiyor ama o kadar zor kii.İtiyor artık beni aynı kitaplar.


p.s. Son zamanlarda yandaki kitabı okuyorum.Nerdeyse her Taksim'e gidişimde dayanamayıp en az bir kitap aldığım Can Yayınları'nın indirim reyonundan yanılmıyorsam 3 ytl'ye almıştım.Gayet güzel şimdilik.


(Kara Plak) Hanif Kureishi, Pakistan asıllı İngiliz bir yazar. "Kara Plak", 1989 yılında geçiyor. Kültür farklılığının yarattığı sorunlarla bunalan çağdaş bireyin açmazını ustalıkla irdeleyen; uyuşturucu, seks, şiddet, müzik, inançsızlık, tutku ve dinin iç içe geçtiği sürükleyici bir roman... (burası alıntıdır, ben bu kadar kitap diliyle yazmam yoksa:)) Kitap bitince asıl yorumlarımı yaparım))

1 comment:

  1. oy oy oy!
    yeni işin hayırlı olsun güzelim:)
    tiyatro ve kitap yorumlarını merakla takip ettiğimi bilesin:)

    ReplyDelete

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...