29 February, 2012

29 Şubat postu



Bugün 29 Şubat, bir postum olsun diye yine ayaklar havada isimli çalışmamızdan:))

Ayrıca bugün Annelerden sütlü tarifler için ben birşeyler yazdım. Okumak için buraya lütfen..

19 February, 2012

Dağınık kablolar için çözüm


Pinterest'te buldum hoşuma gitti, sizinle de paylaşayım dedim..Bazen bir fişi çekmem gerekiyor, ve o karşıklıkta uçlarını takip etmek zorunda kalıyorum, sinir oluyorum:)

 Ben şimdiden hazır ekmeklerin plastik kısımlarını biriktirmeye başladım.

Kaynak için : tık tık

17 February, 2012

15 February, 2012

Up



O kadar çok yakalıyorum ki onu ayakları tepede:)) Özellikle altını değiştirirken hiç rahat vermiyor:P

Devamı gelecek...

13 February, 2012

Kaynar



Burada okudum da aklıma geldi. Biz doğumda ziyarete gelen  misafirlermize kaynar ikram ettik. Adana'da hep böyledir. Hatta ben lohusa şerbetini hayatımda ilk kez geçen ay eltimin (bu akraba isimlerine de çok gülerim) doğumunda tattım.. Açıkçası kaynar kadar beğenmedim.. Belki de alışkanlıktan, kaynar bana  daha lezzetli geliyor. Özellikle de soğuk kış günlerinde.. Sırf kaynar içicem diye bile kışın doğum yaptığıma sevindim. Yıllardır içmiyordum. Sanki doğum dışında içilemezmiş gibi..Bundan sonra annemlerden kış aylarında isteyeceğim..



Bu yüzden de yapılışı hakkında hemen resimli bir post hazırladım.. Kaynar paketini açınca yukarıdaki görüntüyle karşılaşıyorsunuz.(içinde 8-10 çubuk tarçın,  yenibahar ve karanfil, 3-4 kök zencefil ve 3-4 kök havlucan bulunuyor)


 Ben paketin yarısını kullandım çünkü oldukça özlü bir içecek oluyor. Paketin yarsını bir tülün içine sararak 3 litre suya atıp şeker de ekleyerek  (Her litreye 10 kaşık olacak şekilde yani 30 kaşık) iyice kaynatılıyor. Bu arada da ev miss gibi kokuyor..











Şu yanda gördüğünüz renkte bir içecek meydana geliyor. Ama bu konsantre hali.. Yani bu şekilde dolaba koyuyoruz ve her gelen misafire içinden bir miktar alarak ve üzerine su ekleyerek (yoksa şeker komasına girebilirsiniz:P ) kaynatıyoruz.. Eklenecek suyu şekeri damak tadınıza uygun olacak şekilde siz belirliyorsunuz..









Sonra fincana döküp üzerine rondoda çekilmiş ceviz (çok ezilmeyecek) ve tarçın dökerek servis ediyoruz..


Afiyet olsun:)))

12 February, 2012

Başımıza Gelenler & Yenilmez

Uzun süredir doğum izni nedeniyle evdeyim ve hafta içi televizyonda olanları ilk zamanlar ağzım açık, ne yapıyor bunlar diye bakıyordum, artık kanalları geçerken tahammül bile edemiyorum. O yüzden genelde boş zamanlarımda bilgisayar odasında oluyorum, kızım için müzik açıyorum. Kendim de gazete, blog okuyorum, fırsat sitelerine bakıyorum:) (dışarı alışveriş için çıkamadığımdan biraz fazla sardım online alışverişe) neyse bunun dışında işyerimden dolayı üye olduğum online ingilizce çalışma sitesi var, ona bakıyorum ara ara.


Televizyon izlediğimde Digiturkteki filmleri yakalamaya çalışıyorum. Bazen saçma sapan filmler oluyor. Bazen de daha önce izlediğim filmleri tekrar izliyorum. Geçen hafta tesadüf iki güzel film yakaladım. İlki Başımıza Gelenler (Life as we know it) idi. Film en yakın arkadaşları tarafından çöpçatanlıkla buluşturulan Holy ve Eric'in ilk buluşmaları ile başlıyor fakat birlikte yapamayacaklarını anlayıp 10 dakika sonra yemek bile yemeden ayrılıyorlar. Ama en yakın arkadaşları ve bebeklerinin etkinliklerinde bir arada bulunmak zorunda kalıyorlar. En yakın arkadaşları olan çift bir trafik kazasında ölüyor ve 1 yaşındaki bebeklerini de birbirinden nefret eden bu ikiliye bırakıyor. İşte bu ikilinin maceraları ile devam ediyor film. Gayet eğlenceli 2 saat geçirmemi sağladı.Bebiş de çok tatlıydı..  Ohh bir de filmi durdurup arada mısır da patlattım. Değmeyin keyfime:)



Diğer film ise hem bir biyografi, hem de Morgan Freeman oynuyor. Daha ne olsun:)) Nelson Mandela'nın 1995'te Dünya Kupasını kazanmaları için Rugby takımı kaptanını da buna inandırması ve sporun birleştiriciliği anlatılıyor Yenilmez (Invictus) de. Benim hoşuma gitti. Morgan Freeman'ı da Matt Damon'u da  çok başarılı buldum.

Daha çok  ve daha güzel filmler yakalayabilmek umuduyla...

İyi seyirler..

11 February, 2012

Twitter



İtiraf ediyorum bugüne kadar twitterı en çok eleştirenlerin başında ben geliyordum. Belki bunda bulunduğum ortamda insanların (en başta da kocamın!) eline telefon yapışık şekilde yaşaması (her geçen gün bu bağımlılık azalıyor ama neyse) idi. Bir ortamda oturup sohbet etmek varken cep telefonundan tweet atmayı tercih etmek bana hala anlamsız geliyor ama ne zamandır itiraf edemesem de ben de mi açsam sorusu vardı. Sonunda dün inadıma yenik düştüm ve hesap açtım. Henüz çok aktif kullanmıyorum ama takip etmek isterseniz: www.twitter.com/niffea

10 February, 2012

Kızım 2 aylık


Evet Koza hanım 2. ayını da bitirdi. Dün doktor kontrolüne gittik aşılarını vurdurduk. Çok şükür herşey yolunda. Kızımda bu ay olan değişiklikler şöyleydi:

*Boyu bayağı uzamış, doktor teyzesi de şaşırdı.(61 cm olmuş kızım, biz de hemen voleybolcu mu olacak vs diye geyiklere başladık tabii:P)

* Kilo da almış, neyseki anne sütü ile beslenme şimdilik yolunda:)

*Bu ay uyku konusunda da geçen ay kadar sıkıntı çekmedik. Geçen ay neredeyse geceleri pek uyumuyordu ama bu ay ortalama 3-4 kez uyanma ile tamamladık.

* Hala gündüz uykularını şu mavi anakucağında uyumayı seviyor, oradan kaldırdığımda uyanıyor:P Doktoruna da sordum, kendisinin de 18 aylık bir oğlu var, aynı şekilde olduğunu söyledi, uyuyorsa bırakın orada uyusun, demekki o şekilde daha rahat dedi.

* Elleri ile çok fazla uğraşmaya başladı. Ben zaten çok uzun zamandır eldiven takmıyordum, sevmiyorum çünkü, tırnaklarının çok uzamasına müsade etmedim uzadıkça kestim, hemen hemen hiç çizmedi yüzünü. Sadece dışarı çıkarken üşümesin diye, bir de geceleri farketmeden çizmesin diye eldiven takıyorum.

* Ellerini ağzına da sokmaya başlayınca artık emziğe alışmalı çalışmalarının onlarcası sonrasında alıştı.. Ben de rahat bir ohhh çektim:) Halen emziği tutması için benim 5-6 kere sokuşturmam gerekiyor ama oluyor sonunda:) Uykularının düzenlenmesindeki (bence) en önemli etken buydu. (Şimdi alışması için yırttım kendimi, herhalde ilerde de bıraktırmak için çok çaba harcayacağım:P )

*Hala banyoyu çok seviyor. Artık çıktıktan sonraki ağlamalarını da daha rahat idare edip susturabiliyorum:)

* Şimdiden küçük gelen kıyafetleri var, annemi gülerek anıyorum:) Bize küçükken neden biraz büyük kıyafetler alırdı daha iyi anlıyorum:P

*Son günlerde Seren teyzesinin aldığı peluş çıngırak oldukça ilgisini çekiyor. Ben salladıkça bakıyor. Tabi ben abartıp eline tutuşturmaya çalışıyorum ama yok o kadar da değil daha:P


Şimdilik aklıma gelenler bunlar:)



02 February, 2012

Gamzedeyim Deva Bulmam



Barış Manço'yu çok severim. Ee onun Adam Olacak Çocuk programlarıyla büyümüş bir nesiliz ne de olsa.. Bir de benim hayatımda izlediğim ilk konser Adana'da kapalı spor salonunda Barış Manço konseriydi (ilkokuldaydım ve de çok fazla çocuk olduğunu hatırlıyorum:))

Hep aklıma takılan birşey olmuştur, 90 ların başında erkeklerin uzun saçlı olması oldukça garip karşılanırken (en azından benim yaşadığım yerdeki yaşlılar için diyeyim de genelleme yapmış olmayayım) upuzun saçlı, bu kadar takı takan radikal  adam nasıl olmuş da 7'den 77'ye bu kadar sevilmiş?

Dün onun ölüm yıldönümüydü, o yüzden bir videosu burada olsun istedim. Aslında Seher Vakti ve Ben Bilirim'i de çok severim  ama bu sefer içimden bu şarkı geldi:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...