31 July, 2011

Öneri


Bugün de memnun kaldığım alışveriş önerilerimi paylaşacağım: öncelikle hamile kıyafeti olarak LCW mağazalarına baktım, benim aslında bu konuda pek sıkıntım yok, (annemden geliyor kıyafetlerim) ama geçende dışardayken yine de bir bakayım dedim ve çok güzel, pek rahat ve bir o kadar da ucuz eteğimi aldım, yukarıda kısaca önden arkadan ve fiyat etiketinden foto var, şaka gibi bir fiyata aldım.. Çok fazla çeşit olmasa da fiyat ve rahatlık açısından tercih edilebilir ürünler var...





Bunlar da kozmetik olarak önerebileceğim şeyler: İlki Avon un yeni çıkan karpuzlu body sprayi, ben yazın çok kullanıyorum bunlardan hem parfümden çok daha hafif hem de serinletici:) Avon satan tanıdığınız varsa mevcut katalogda 6 TL, ben birkaç tane aldım.. Big babol tarzı sakızlar gibi kokuyorum...

Yanındaki Dermokil ise 1,5 yıldır bittikçe aldığım vücut losyonum, kozmetik alışverişi yaptıgım bir yerde kampanyada diye öylesine almıştım, ama kokusu çok güzel, çok fazla yaglı his bırakmıyor, bir de Türk malı, daha ne olsun:) Görürseniz deneyin.

Görüşmek üzere..

21 July, 2011

Taze kitaplarım


Son dönemde aldığım kitaplar bunlar işte, yavaştan da sırayla okuyorum, okuduklarımı kısaca yazayım, diğerleri de sırada..

Öncelikle Bir Türk Ailesi'nin Öyküsü'nü yazmak istiyorum. Çünkü ben inanılmaz sevdim. Tesadüfen D&R'da arada derede bulduğum bir kitap, bugüne kadar da adını hiç duymamıştım. Bir haftasonunda bitirdim. Gerçek hayat hikayesi olması, anlatım dilinin güzel olması (kitap İngilizce yazılmış, sonra Türkçe'ye çevrilmiş, başlarda sebebini çok merak ettim, acaba yazar orada doğmuş da kendi büyüklerinin öyküsünü kendi bildiği dilde mi anlatmış dedim, okudukça cevabını öğreniyorsunuz), sonunda çevirmen ve yazarın oğlu Ateş Orga tarafından yazılan sonsöz, herşeyiyle beni çok etkiledi, bitirir bitirmez de okumayı seven bir arkadaşıma verdim tatilde okusun diye, size de tüm samimiyetimle öneriyorum...

Piruze'ye gelirsek, Sinan Akyüz'ün ilk kez bir kitabını okuyorum, diğer kitapları da hep çok satanlar standında olurdu ancak nedense beni hiç çekmemişti. Bu kitap da illa okuyun diyebileceğim bir kitap değil ancak çok akıcı olduğunu ve film izler gibi kısa sürede bitireileceğinizi söyleyebilirim, ayrıca kendisi de gerçek bir yaşam öyküsünden alınmış. (Bana Kızım Olmadan Asla'yı çağrıştırdı biraz) Babasının diplomatik görevi sırasında Şam'da tanıştığı bir adamla, ailesinin onayı olmamasına rağmen evlenmeye karar veren Piruze'in hikayesi...


Kalbimin Sahibisin, normalde hiçbir şekilde dikkatimi çekemeyecek olan bir kitap.. Ama bizim şirkete her ay stand kuruluyor ve bir sürü kitap satılıyor, neredeyse internettekiyle aynı fiyata. Ben de sıkı bir alıcı olduğumdan standda duran amca bana kitaplar öneriyor, beğenmediklerimi başka birisiyle değişiyor, benim için de iyi bir alışveriş oluyor, işte bu kitap da oradan.. Yazlık, okuması keyifli, çok da birşey katmayan, ama daha genç yaşlarda okusaydım daha çok eğlenebilrdim diye düşündüğüm eski bir Amerikan filmi tadında kitap.

Peçete, Karpuz ve Maymun,  arka kapağını okuyunca çok şey vadeden ama kitabın kendisini okurken pek de birşey bulamadığım bir kişisel gelişim kitabı. İşimle alakalı diye okudum, 2 saatte filan bitti. Öneririm diyemeyeceğim..



Kibele'nin Sırrı yine aynı standdan aldığım, alırken daha fazla beklentimin olduğu ama okudukça gereksiz detaylara yer verildiğini düşündüğüm bir kitap. Fazla fantastik detaylar var, benim dikkatimi yer yer dağıttı ama yine de fena değil, okunabilir..

Az, o kadar çok yerde gördüm, internette o kadar çok yorum okudum ki, dayanamadım, ben de okuyup göreyim dedim ve aldım, sevdim ben. Sevdim dediysem, yazarın anlatım şeklini ve olayları bağlaşıyını, 1 cümle ile ne kadar çok şey anlatabilişini sevdim. Öyle bir kitap ki, 5 sayfa sonrasını okuyunca arada olanları çok rahat kaçırabilirsiniz. Pozitif, yazlık bir kitap değil, tam tersine, insanın bu kadar da olmaz diyeceği olayların olabildiği türden, ama ben diğer kitaplarına da şans vermeye karar verdim. (tabi muhtemelen hamilelikten sonra:) şu anda yüreğim çok fazla kaldırmıyor bu kadar gerçeği! ) Bu arada sonunun daha güzel bağlanabileceği düşüncesindeydim ama olsun. beğendim yine de..

Okuduklarım bunlar: Şu anda Sürgün'e yeni başladım, diğer kalanlarla devam edeceğim. (Her Şey Aydınlandı, Öp ve AnlatYüz 1981 Zulümhane )

Bol kitaplı günler..

19 July, 2011

Paul Simon

Ben canlı canlı dinlerken buraya da videosunu koyayım dedim:) Eminim güzel bir konser olacak.. Kendisini canlı dinlediğim için çok şanslı hissediyorum:)

17 July, 2011

20. Hafta


Hamilelik yazılarına geç başladım.. Kısaca bugüne kadar nasıl geçti, onu anlatayım. Öncelikle şunu söylemeliyim ki oldukça rahat bir hamileyim, hatta öyle diyebilirim ki pek sevgili eşim hamile ben sadece bebeği taşıyorum.. O benden çok daha heyecanlı :) İlk 3 ayım klasik olarak mide bulantısı ve kusma ile geçti ancak ben normalde midem bozuldugunda da çok etkilenen bir insan olmadığım için sadece tuvalete girip çıkar gibiydim..  Ama gerçekten çok ilginç, daha sabah uyanır uyanmaz mide bulantısıyla kalkıyorsunuz, sonra da tüm gün her kokudan etkilniyorsunuz. Sabah servise parfüm sıkmış birinin binmesi, yemekhane, her koku, her yerde hazır.. Ama galiba ben dirayetliyim öyle kimseye belli etmeden geçirdim bu süreci:) Bu arada pek aşerdiğim de söylenemez, yediğim kilolarca eriği saymazsak. Ama ben her yıl erik çıktığında bu kadar çok yerim o yüzden bana pek değişik gelmedi:)


İçimde de cinsiyet konusunda hiçbir tahmin yoktu. Nedense etrafımdaki insanların %95'i erkek diye tahminde bulundu, ben de en önce sağlıklı olsun diyordum tabi ama 2 kız kardeş olmamızın ve annemle olan ilişkimizin de etkisiyle içten içe kız istiyordum.. 15. haftada doktora gittiğimizde cinsiyeti öğrendik, ben de eşim de havalara uçtuk:) Tabiki hala sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi ilk temennimiz.. İsim konusunda da karar verdik sayılır. Gerçi eşimin ve benim ik andan itibaren çok sevdiğimiz ve sıcak bulduğumuz isim etraftaki insanlara çok da sıcak gelmedi ama %99 onu koyacağız, şu andan sonra kararımız değişirse bilemem tabi.



Bugüne kadar 3,5-4 kilo aldım, doktorum gayet iyi gittiğimi söylüyor, elimden geldiğince yürüyüş yapmaya ve abartı yememeye çalışıyorum. Yararlı şeyleri yiyorum tabi ama gereksiz pasta böreği de hamileyim diye çok abartma dedi doktor:) Keşke bir de etrafımdaki insanlara söylese.. Hamileliğin en güzel yani etraftaki her ama herkes seni öyle şımartıyor ki:) Ailemi saymıyorum zaten ama işyerimdeki herkes de sağolsun oldukça hoşgörülü ve düşünceliler.. Bazen hiç bitmesin de istiyorum tabi.. Bu kadar kilo aldım ama insanın vücudu değişik bir biçimde etkileniyor, genişliyorum sanki.. Bu hafta karnım ilk kez çıkmış gibi göründü gözüme. Pantolonlarımı düğmesi açık giyiyordum ne zamandır, bu hafta fermuar bile açılıp üzerine uzun bluzlerle kapatarak kullandım. Artık annemle  konuştugumuzda ayıp sen de giymiceksen kim giyecek hamile kıyafeti dedi (söylemesi ayıp kendisi tekstille, hem de hamile kıyafetleriyle uğraşıyor da) Ben hem henüz ruhen o pantolonları giymeye hazır olmadığımdan hem de Adanadan biri gelince getirir diye üşendiğimden henüz gerek yok diyordum. Ama bugün kargom gelince aslında ne kadar rahat olduklarını gördüm. Bundan sonra elimden geldiğince haftalık foto da eklemeye çalışacağım, işte bu hafta, ilk kez hamile kıyafeti ile göbeğimi ekledim:)

Bir sonraki hafta görüşmek üzere:)

10 July, 2011

Uzun süre sonra Yeni post :)


En son yazdığım tarihe baktım, sonra yazmadığım bu süreç içinde hayatımda neler oldu diye düşündüm, neden yazmadığımı düşündüm.. önemlilerden birkaç tanesini buraya not edeyim sonra da kaldığım yerden devam edeyim istedim: Esra ve İpek geçenlerde yazdıkları yazılarında bloga ara vermek konusunda benim şu anda söylyeceğim şeyler, söylemişlerdi.. İnsan bi bıraktı mı, iyice bırakıyor, ama neyseki uzun zaman geçse de geri döndüm :) Bahanelerimden bir diğeri de evdeki teknolojik sistemlerdeki problemler (internet bağlantısı, bir süre blogların açılamaması, açılmayan web siteleri yüzünden benim bilgisayarı kırma isteğim, sevgili kocamın ev bilgisayarındaki teknik sorunları çok fazla sallamaması, benim zaten anlamıyor olmam, işyerindeki yoğun çalışma nedeniyle evde internette mümkün olduğunca az vakit geçirme isteği gibi nedenleri sayabiliriz:) Ama bugün facebookta Imge ve Ata'nın neden blog yazmıyor sorusuna da bu postla cevap vereyim istedim.

Bu süreçte zaten bir süredir Kanada'da olan kız kardeşim, düğün maksadıyla Türkiye'ye döndü, evlendi ve Amerika'ya yerleşti.(benim için çok zor oldu)  İş yerinde oldukça yoğun günler geçirdim.. Perküsyon dersleri aldım (yaz ayında mola verdik ama baharda geri dönme planım var:P) Çok yoruldum, kırıldım, bir sürü şeye küstüm, hiç haketmediğimi düşündüğüm şeyler yaşadım ama hayat işte bir şekilde unutturuyor, zaman bir şekilde atlatmana yardımcı oluyor, ya da hafifletiyor diyelim.. Bu süreçte de ne kadar güzel bir şeyler yapsam da bi şekilde yazmak istemedim..Bir sürü kitap okudum, film izledim, yeni şeyler yedim, yeni yerler gezdim. Bu arada işte en güzel  haberim .. Bir kız bebek bekliyorum blog, ilişkimizin 10. yılına girerken ailemize 3. bir birey daha katılacak.. Birazcık da dönme isteğim bundan... İstedim ki, iş, güç, maddi, manevi koşuşturmanın içinde bu süreçte neler yaşadığımı buraya da yazayım, ilerde dönüp de beynimi hatırlamak için pek zorlamayayım..

İşte kısaca böyle, bundan sonra biraz da hamilelik yazılarıyla da olsa burada olacağım galiba:) Gerçi ben 19. haftada olmama rağmen halen hamile gibi olmasam da (hem dış görünüş hem de ruh hali olarak ) İleriki haftalarda olacak değişimleri hep birlikte göreceğiz..

 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...