28 January, 2012

Polyannacılık


Evde kapalı kalmaktan dolayı sıkılmaktansa, böyle güzel karlı manzaranın tadını sıcacık bir evde  yanımda sevgilim ve kızımla birlikte çıkarabildiğim için,

Yemek, bulaşık, çamaşır, temizlik dörtlüsüne çok zaman ayırdığım için şikayet etmektense hareket halinde, yaşayan, misafiri olan bir evimiz olduğu için,

Uykusuz geceler, yorgunluk, kucağımdan inmeyen bir bebekten yorulacağıma, kendime vakit ayıramamaktan şikayet edeceğime, sağlıklı bir kızım olduğu için,

Rezene çayının tadı ve kokusundan şikayet edeceğime, bebeğimi emzirebildiğim için, bana yanında da tatlı şeyler yemek lüksü verdiği için,

şükrediyor olmam gerekiyor. Ayrıca ara ara da bu yazıyı okumam gerekiyor:)

Yakında işe başlayınca eminim bu günleri çok arayacağım. Hem kızım her gün biraz daha büyüyor ve bu günler bir daha geri dönmeyecek o yüzden bu zamanların da tadını çıkarmak gerekir dimi. Haydi ben şimdi kızımın altını değiştirmeye gidiyorum, hıı değiştirirken de bu minik ayakları öpüyorum bol bol:P

21 January, 2012

Tavuklu Balalayka



Bizim evde genelde klasik yemekler pişer. Sağolsun eşimin damak zevki oldukça sabittir. Ben de 2 kişi için ayrı yemek pişirmeye üşendiğimden ona uyarım. O yüzden de dışarı çıktığımda abuk sabuk şeyler yiyorum:) Nerede değişik bir yemek var, ben onu sipariş ederim hep.

Annem çalışmadan önce mükemmel yemekler pişirir ve çok iyi misafir ağırlardı. Ben ilkokul 5 teydim çalışmaya başladığında. Ondan öncesinde okul çıkışlarında eve gitmek için sabırsızlanırdım annemin müthiş pastalarından yemek için. Çalışmaya başladıktan sonra ise bizim evde daha az zaman alan yemekler pişmeye başladı. Hatta biraz daha büyüyünce yemekleri ben pişirmeye başladım.Ve anneannemden öğrendiğim klasik yemekleri:) Yani mesela bizim evde bir brokoli çorbası pişmedi hiç:)

Şu anda Koza küçük ama büyüdüğünde istiyorum ki ona göre annesinin yemeklerinin yeri ayrı olsun:) Bu uğurda evde bulunduğum şu günlerde kocaman bir rafı kaplayan yemek kitaplarına bir el atayım dedim. İçlerinden Sahrap Soysal'ın kitabını seçtim ve uygulamaya başladım. İçinden sırasıyla bana uyabilecek tarifleri deniyorum. (Julie &Julia misali:P)

Bu yemek de benim gibi tavuktan bıkmış olanlar için güzel bir alternatif. içinde kereviz, patates, bezelye, havuç var. Tadı da oldukça başarılıydı. Misafirlere de yaparım ben bunu:)

Çok özenli bir fotoğraf olmadı, yemek blogu değilim ben canım napiim son derece amatörüm:P Tarifi de ekliyorum:

*3 adet tavuk göğsü (ya da butu) haşlanır.

*1 havuç
*1 kereviz
*1 patates
*1 su bardağı bezelye 

Bu sebzeler de hep birlikte 10-12 dk kadar haşlanır.

Sebzelerin suyu süzülerek içine tavuk didiklenir. (Tavuğun suyunu sos için ayırmamız gerekiyor)

Sosu: 2 tatlı kaşığı tereyeğı eritilerek 1 yemek kaşığı un ile kavrulur. içine 2 su bardağı tavuk suyu eklenir. Muhallebi kıvamına gelene kadar kaynatılır. Kaynayınca içine 1 yumurta sarısı ve 1 su bardağı yoğurt, tuz ve karabiber de eklenerek tel çırpıcı ile çırpılır ocağın altı kapatılır.

Bu sos sebze-tavuk karışımının üzerine dökülerek 175 derecede 25-30 dk pişirilir


Afiyet olsun:)

20 January, 2012

40 ımız çıktı:)

Çarşamba günü Koza 40 günlük oldu. Bakalım bundan sonra neler değişecek. Bugüne kadar neler yaptık:

*1 ayı dolunca doktor kontrolüne gittik. Anne sütü ile beslenmeye devam. İlk ayda 1 kilodan fazla almış..
* Uykusuzluk en temel sıkıntımızdı. Ama son birkaç gündür onu da değişik taktiklerle çözmeye çalışıyoruz. Akıllı ben, gece kaça kadar salonda oturuyorsak o saate kadar kızımı salonda uyutuyor, sonra da bizimle birlikte karanlıkta yatmasını bekliyordum. Ama Koza bazen sabahlara kadar bizi uyutmuyordu. Tam taktik değiştirmemiz gerektiğini düşünürken Nil'in şu yazısını okudum. Ben de artık 8 civarında Koza'yı uyku moduna sokuyorum. Tabii uzunca bir süre başında bekliyorum o ayrı:)
*Emziği hiç sevmiyor. Ben de hala geceleri ısrar ediyorum. İkimiz de inatçıyız:) Emzik olmayınca bu ihtiyacını da benimle karşılıyor, bazen koli bantıyla kendime yapıştırmak istiyorum kızımı:P
*Saçlı doğmuştu ama şu anda kızım kel olmak üzere:)
*İlk günlerde hep aynı sesle ağlıyordu ama şu anda değişik ağlamaları ve ufak çığlıkları var. Mesela bir odada onu yalnız bırakıp gidince hafif çığlıklarla başlıyor, eğer gelmezsem o çığlıklar büyüyor..
*Artık bakışları bana çok daha anlamlı geliyor:)
*Altını değiştirirken bacaklarıyla akrobatik hareketler yapıyor ve gülümsüyor, çok komik oluyor:)
*Banyo yapmayı çok seviyor. Suda hiç sesi çıkmıyor. Ama sudan çıkış ve giyinme faslımız çığlık çığlağa olabiliyor:) Eğer sakinleştirebilirsem bebeyağı ile masaj yapıyorum. Bazen hoşuna gidiyor.



*40 banyosu ve 40 ı uçurmak diye kavramlar var. Eğer Adana'da olsaydık eminim daha farklı bişeyler yapardık ama biz eşimle birlikte banyosunu yaptırdık ve dışarı çıkarmak istedik ama o gün hava çok soğuk olduğundan alt komşumuza indik. Kendisi de sağolsun önceden haberi olmamasına rağmen, bize yumurta, tuz, şeker ve bir hediye verdi:)


Şimdilik aklıma gelenler bunlar.. Darısı nice 40lara:)

18 January, 2012

Kızım için seçtiklerim






Telefonuma sürekli indirim mesajları geliyor ama ben şu sıralar sadece internet alışverişi yapabiliyorum. O da kısıtlı şeyler.Kendime zaten doğum kilolarımı vermeden birşey almam.. (7 kilo vermem lazım.. Tabi onun için de hareket lazım!!) Herneyze, Zara'ya gitsem yukardakilerden birkaç parçayı Koza'ya alırdım. Bazıları indirimde bile pahalı ama yine de çok cici değiller mi:)

17 January, 2012

John Lennon



*Çok güzel dimi? Yonca Tokbaş'ın bugünkü yazısından esinlendim, benim sayfamda da olsun istedim:)

16 January, 2012

Kuzenimiz de oldu



Benim kızım 1 aylıkken abla oldu. Geçen hafta amcasının oğlu Toros doğdu:) Ancak yazmaya fırsat buldum. Torosumuz da sağlıklı mini minnak bir bebek. Onu görünce Koza bana büyümüş geldi.. Bakalım bu ikili büyürken ne maceralar yaşayacağız:))

14 January, 2012

Modun adı evde:)



Lohusalık beni hamilelikten çok daha fazla etkiledi. Doğum yapıp eve dönüyorsun, çok mutlusun bebeğini izleyip duruyorsun, uykusuzsun ama seni hiç sarsmıyor, emzirmeye başlıyorsun, çok güzel herşey, herkes etrafında, yediğin önünde yemedğin arkanda. Ama sonra yavaş yavaş ilk günlerin sarhoşluğu geçiyor. Anneler gidiyor, yalnız günlerin başlıyor. Sana tüm gün bağımlı bir bebek, hele ki de bizim Koza gibiyse.. Yemek yapmak, evle ilgili bir iş yapmak, tuvalete girmek, duş almak, hepsini rekor kıracak hızlarla ve kızım ağladığında uzun aralar vererek yapıyorum. Koza malesef ki kucak bağımlısı bir bebek. Kucağımda uyumayı çok seviyor, yatağına bıraktığımda 5-10 dakika sonra ağlamaya başlıyor ve bazen öyle bir ağlıyor ki sanki birisi etini koparıyor. Sonra kucağıma alınca susuyor. Ya da şu mavi anakucağında da susuyor. Hadi gündüz anakucağını kullandık diyelim, e geceleri ne yapıcaz? Son birkaç gecedir toplamda 2-3 saat uyudum. E bünye de bir yere kadar dayanıyor buna. Bırakiim ağlasın diyorum bazen ama sonunda ben pes ediyorum, komşuların kapıma dayanacağından korkuyorum:) İnatçı bir kızım var vesselam..

 Sonra bir de kendi ruhsal durumun var.Markete gitmek bile bir lüks haline geliyor. Herşeyi kocama sipariş veriyorum ya da internetten alıyorum. Mesela bundan sonra ilk ne zaman sinemaya gidebilirim ya da şöyle kendi başıma uzun uzun alışveriş yapabilirim tahmin bile edemiyorum. Banyosuyunun şu yazısını gördükten sonra herkesin aynı evde kapalı kalma hadisesinden dert yandığını gördüm. Koza bugün 36 günlük ve biz de doktor kontrolleri ve yakın birkaç ev gezmesi yaptık, aa birde yukarıda görüldüğü üzere güneşli bir günde site içinde yürümüştük:) Ama ne zaman kendisiyle tek başıma dışarı çıkabilirim merak ediyorum. Bir kere eşim olmadan arabasız çıkmak pek mümkün mü bilemiyorum. Çünkü ben şu anda araba kullanamam, kızım arkada çığlıklar atarken nasıl şoförlük yapayım... Koza'nın ne zaman acıktığı belli olmuyor dolayısıyla toplu taşımayı da eledik, arabada rahat emziriyorum. Dolayısıyla babamıza bağımlıyız.. Bakalım 40 gün bahanemiz de bitince ne yapacağız. Acaba yaz anneleri bu konuda daha mı şanslı oluyor?

11 January, 2012

Hediye:)


Blog çekilişlerine pek katılmasam da bu kadar güzel bir hediye görünce ben de şansımı denedim, browni.net 3 kişiye blogu için site tasarımı hediye ediyor.2006 dan beri blog tuttuğum halde, halen bu kadar acemi bir sayfam var, belki bir şanslı da ben olurum:P  Katılmak isteyenler, son gün 20 Ocak. Linki de burada :)

Konserveler


Ben tam bir konserve insanıyım. Zararlı olduğunu biliyorum ama malesef konserve birçok şeye bayılırım. Ama hamileliğim döneminde hemen hemen hiç yemedim.. Evde kendime konserve yaptım:)Dün yine kırmızı biberleri közledim.. (Bu arada pazardan aldığım közmatikte közlüyorum herşeyi, süper pratik, hatta bu kış kestaneleri bile bunda pişirdim) Hernyse, közlenmiş biberlerin dışını soyarak kavanoza dolduruyorum. Aralarına sarmısak dilimleri ekliyorum. Zeytinyağı ve sirke de ilave ederek kapağını kapatıyorum. Buzdolabında oldukça uzun süre kalıyor.(Gerçi ben kısa sürede bitiriyorum ama olsun:)) Ayrıca patlıcan, yeşil biberi de aynı şekilde hazırlıyorum.. Sanırım bebekten sonra ben de yazdan her sebzeyi dondurucuya atarım:)

09 January, 2012

İyiki almışım - 2 -


Benim son günlerde hayatımı kurtaran bir anakucağı var. Bunu tavsiye üzerine eşim almak istedi aslında doğumdan önceki günlerde. Ne yalan söyleyeyim bana oldukça gereksiz geldi. Ama kendisi arkadaşına gittiğinde bebeği bunun üzerinde görmüş ve arkadaşı da tavsiye etmiş.. Neyse kırmayayım pahalı birşey de değil alalım bari dedim.. İyiki de öyle demişim. Annemler gittikten sonra kızım uyurken pek yalnız bırakamıyorum. Şu anda çok küçük, düşme tehlikesi vs yok, bırakabilirim aslında ama kendi kalmıyor. Uyutup mutfağa gidiyorum, 10 dakika geçmeden ağlama sesleri geliyor. Artık bu anakucağı ile hangi odada olsam yanıma taşımaya başladım. Hem sallana sallana uyuyakalıyor. Hoşuna da gidiyor. Benim çok işime yaradı. Biz şuradan almıştık. Aklınızda bulunsun:)

07 January, 2012

Benim yenidoğanın günleri:)



Beslenme: Hastanede bebeğin 3 saatte bir 15 dk bir memeden, 15 dk da diger memeden beslenecegini soylemisti. Kulağa gayet düzenli, planli gibi geliyor ama eve gelince iş hic öyle olmuyor. Bi kere sana o kadar bağımlı bir minik var ki, her ağlaması ya aciktigi ya gazi oldugu ya da altini kirlettigi anlamina geliyor, ki eger alti temiz ve gazi da yoksa aliyorsun emzirmek icin. Tabi kendisi bazen 15 dk dan once uyuyakaliyor. Sonra basiyor cigligi, ve sen onu kucagina alip emzirsem mi diyorsun sanki saatlerdir acmis gibi emiyor. Yani sen cok uzun sureli  ayrilamiyorsun yanindan. 20 dakikada bir de acikabilir, saatte bir de  3 saatte bir de. Hic belli degil.

Uyku: Ahhh ah 26 gündür hasretim kendisine. Gece uykusuna 1 den sonra yatiyorum çünkü o saate kadar uyutuyorum kucagımda, yatağına yatırdığı an gözünü açıyor.. Malesef emziki de hiç sevmediği için nefesi degistiginde hemen yatagini salliyorum ki bagirmasin, kucak istemesin diye;-) Sabaha kadar bikac kere kalkiyoruz. En son 6 civarinda kalkip beslenip 9.30a kadar filan yatiyor ki benim asil uyku saatim de bu oluyor. Anne karninda gece gunduz kavrami olmadigi icin, henuz bizim dunyamizda da bu kavramı yok. Ben genelde gunduzleri gürültülü ve ışıklı ortamda bulunduruyorum ki gece ve gunduzu  yavas yavas anlasin diye. Ne zaman sonuc verir bilemiyorum ama; )

Alt degistirme: Bu da rutinlerimizden. Ilk gune gore elim de alisti sayilir. Ama bu da bi kısır döngü. Tam besleniyor ve uyuyakaliyor, bu arada alttan sesler ve kokular da geliyo. Uyandirmak istemiyorum ama bi yandan da altını değiştirip yatırmak istiyorum, uyanıyor, sonra kolumda dakikalarca sallıyorum tekrar uyusun diye:)

Gazını çıkarma: Neredeyse emzirdiğim süre kadar da kucagıma alıp pat pat pat arkasına vuruyorum ve bir minik bir geyirme sesinin beni bu kadar mutlu edebilmesinin keyfini çıkarıyorum:))

Banyo: Göbeği düştükten sonra ilk banyosunu hemşire ile yaptırdık. ( işyerim sağolsun yenidoğan bebekler için hemşire gönderiyormuş:P ) Sonrasında nasıl tutulması, neler yapılması gerektiğini öğrendim, annemle ya da eşimle birlikte 2 güne bir yıkıyoruz miniği:) Suyu çok seviyor ama çıkıp giydirene kadar çığlıklar atıyor:(

Hıçkırma, hapşırma: İkisini de o kadar sık yapıyor ki, neyseki doktorumuz bunun normal oldugunu söyledi. Hıçkırınca emzirmek gerekiyor, o zaman geçiyor. Başka bi yerden birkaç damla rezene çayı da damlatılabilieceğini duydum ama ben hiç yapmadım. Ayrıca daha önce şu yazımda tavsiye ettiğim kitaplardan Bebeğinizin ilk yılında sizi neler bekler, bu ve bunun gibi bütün detayları anlattıgı için pek endişelenmedim:)  

* Bu fotoğrafı hastanede Miraycım çekmişti, yeni elime geçti, tekrar teşekkürü borç bilirim:)  Koza buradaki halinden biraz daha büyük şimdi:)

04 January, 2012

Bugün benim doğum günüm:)


Kaç gündür Koza ilgili birşeyler yazacağım, hani bizim yenidoğan ne durumda diye, belki yakında doğum yapacak bloggerlara da biraz yardımı olur diye.. Ama malesef güzel kızım benden çok fazla ayrı kalamıyor.. Bazen öyle yaygara koparıyor ki, tuvalete gitmek, duş almak bile zor olabiliyor. Herneyse bunları başka bir postta uzun uzun anlatacağım inşallah.. Ama bugün yenidoğan benim:) 28 yaşıma girdim anne olarak.. Kendi doğum günümü kutluyorum:) Kızımla da bir foto ekliyorum, tabii ben tombik suratım, uykusuz gözlerim ve kocaman uçuklarımla felaketim ama napalım hatıra olarak kalsın burada :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...